Golcü!

Yazıma skor 1-1 iken başlıyorum.
Umut hat-trick yapmışsa da birazdan okuyacağınız görüşümün yine de arkasındayım. Galatasaray'ın birinci golcüsü Burak Yılmaz, Şubat ayından beri iç sahada gol atamıyor.
Burak'ın yedeği olan Umut Bulut'sa, -bu maça kadar- son 20 (yazı ile; yirmi) maçında sadece bir (rakam ile; 1) gol atmış durumdaydı. Bu takım üç kupalı, dört yıldızlı bir takım ve -daha da önemlisi- Şampiyonlar Ligi'nin direkt katılımcısı.
İddia ediyorum; Galatasaray'ın golcüsü Chedjou olsa, Şubat'tan bu yana, o mevkide en az 3 gol atardı TT Arena'da.
Aynı Chedjou, Umut'un yerine Burak'ın yedeği olan golcü olsa, son 20 maçta en az 4 gol atardı. ''Elde bu var, n'aparsın?'' diyenler de haklı (bu arada Hakan Balta, Umut'a ''al da at'' dedi, Umut attı ve skor 2-1'e geldi).
Fakat Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde bir maça golcü mevkiinde Umut Bulut'la çıkması, en iyi ihtimalle komedidir.

Hava topu zaafı sürüyor
Umut'un bu arenada da gol atıp beni utandırmasını umut ediyorum.
Galatasaray'ın savumadaki hava toplarında tarifsiz zaafı devam ediyor. Maç boyunca ligin en iyi kalecilerinden birisine uzaktan şutla gol atmayı deneyen ofans(!) anlayışı da çok sağlıklı değildi.
Galatasaray'ın birinci golü kanattan ortayla, ikincisi savunma arkasına atılan topla gelince sanırım futbolcular mevzuyu ancak idrak etti. Maçta Galatasaray adına en güzel şey, Podolski'de ki kıpırdanıştı bence. Rodriguez 'e dair konuşmak için hala erken ama, ''iyi bir futbolcu'' olduğu kanaatindeyim.
Geçen yıl Astana benim için sadece bir şehirdi. Bu yılsa Astana diye bir futbol takımı olduğunu öğrendim. İşin acısı şu ki; Şampiyonlar Ligi'nin gediklilerinden olan Cimbom'un , varlığından bu yıl haberdar olduğum bir takımı yeneceğinden malesef bir türlü emin olamıyorum.