Sizi skorcular

Futbol turnusol kağıdı gibi. Skorbordda yazan rakamlar, futbola dahil olanların ne olduklarını ve aslında ne olmadıklarını hemen gösteriveriyor. İddia ediyorum, spor basınında yazı yazan pek çoklarının balık kadar bile hafızası yok. Ya da sporu takip edenleri öyle zannediyorlar. 2 hafta önce siyah dediklerine utanma belirtisi göstermeden beyaz demeden çekinmiyorlar. Ne demek istediğimi anlamak için sadece üç hafta boyunca "Rijkaard'ın manevi oğlu" diye aşağıladıkları Barcelona patentli Meksikalı Dos Santos hakkında yazdıklarını okumak yeterli. Hemen tüm gazetelerin internet sitelerinde yazarların ortalama son on yazısı durur. Biz ilk maçlarına bakıp "Dos Santos'un iyi kumaşı var" derken, Neill için "Defansı toparlar ve geriden oyun kurma eksiğini giderir" derken, Jo nokta santrfor özellikleri ile çok şey katacaktır cümlesini kurarken kimileri "manevi oğul", "Manchester City artıkları" diye bu oyuncularla dalga geçiyorlardı.

Eskişehirspor maçı önemli
Kasımpaşa karşısındaki oyun ve futbol sonrası birden herkes Dos Santos'cu, Neill ve Jo'cu kesiliverdi. Allah ıslah etsin onları, başka bir şey demiyorum. Şimdi gerçekleri konuşma zamanı. Santrforsuz da oynamayı öğrenen, hızlı ve ayağa pas yapma alışkanlığı yerleşmeye başlayan, sakatlıkların geri dönmesiyle bu kez rekabetin arttığı bir kadro yapısı ve en önemlisi çıkışa geçmiş takım formuyla çok iyi bir dönemin başlangıcında. Yarın oynanacak olan Eskişehir deplasmanında Galatasaray skor bir yana futbol olarak tatmin edici bir performans ortaya koyarsa, bu ivme artık geri dönmez. Bursa ve Fenerbahçe gibi iki rakibinin Ali Sami Yen'e gelecek olması da hesaba katılırsa, Galatasaray şu an itibariyle sezonun en büyük şampiyonluk adayıdır. Galatasaray gerçeği, üç hafta önce kalemlerinden kan damlayanları vitamin üreticisine çevirmiştir. Keşke onlarda biraz kızaracak yüz olsa…