16 Haziran 2010 | Çarşamba

Q7 çatlatıyor

Beşiktaş, Quaresma'yı transfer ederek Fenerbahçe ve Galatasarayşaşkına çevirdi.
Bugüne kadar kendilerinin yaptığını en kötü gününde Beşiktaş'ın yapması iki ezeli rakibinin de eksenini kaydırdı.
Beşiktaş borç batağında, bin tane sıkıntısı var.
Fenerbahçe'nin bir eli yağda, bir eli balda.
Galatasaray'da ise bir transfer sihirbazı (!) olan Haldun Üstünel var ama dünya devi İnter'den Quaresma'yı alan Beşiktaş.
Şu anda hiçbir Fenerbahçeli ya da Galatasaraylı yöneticinin yerinde olmak istemezdim! Çok üzgün olmalılar.
Buna karşılık Beşiktaş camiasının ise gözlerinin içi gülüyor.
Özellikle de taraftarın keyfine diyecek yok.
Bugüne kadar taraftarı yerinden zıplatacak bir yıldız alamayan yönetim ilk kez doğru nişan aldı. Milyonlarca Beşiktaşlı şimdi gerçekten seviniyor. Böyle bir sevince gerçekten hasret kalmışlardı.
Mutluluklarının ne kadar büyük olduğu Q7'nin imza töreninde de ortaya çıkacaktır muhtemelen.
Binlerce Beşiktaşlı İnönü'yü tıklım tıklım doldurup Quaresma'ya, nasıl bir kulübe geldiğini daha ilk günden göstereceklerdir.
Portekizli yıldız Beşiktaş'a gelerek milyonlarca insanı mutlu etti, şimdi mutlu olma sırası onda!
İmza töreni gerçek bir şova dönüşecek, öyle "şapkadan" taraftar çıkarma törenlerine benzemeyecek.
Tekrar hoşgeldin Q7.
* * *

Böyledir bizim Arda'mız
"Allah beni Fenerbahçe forması giymeye muhtaç etmesin, bundan kötü bir şey olamaz" demiş Arda. Aslında haklı! Normal şartlarda Fenerbahçe ya da Beşiktaş forması giymesinde hiçbir sakınca yoktu ama bu sözlerinden sonra bir gün Fenerbahçe forması giymek zorunda kalırsa bu gerçekten çok kötü bir şey olur.

Mesut ihaneti!
Mesut Özil'i izleyince bir kez daha o günleri hatırladım. Onu Almanlar'a kaptırdığımız günleri... Korkarım birilerinin (!) kaprisleri ve kibirleri sonucu bu çocuğu Almanlar'ın kucağına attık. Bu konuda emeği geçen (!) herkes "Türk futboluna ihanet" madalyasıyla ödüllendirilmelidir! Çünkü hak ettiler!

Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
Takımı Süper Lig'e çıkaran Özcan Kızıltan'ı gönder. Kaptan Yılmaz'ı gönder. Neymiş, Buca yeniden yapılanacakmış? Ben buna vefasızlık derim. Başarılı bir hocanın, tecrübeli bir kaptanın şampiyonluk sevinçlerini kursaklarında bırakanlar bu sezon yaşayacakları aksiliklerde Kızıltan ve Yılmaz'ı hatırlasınlar. Tabii bir de 'Alma mazlumun ahını...' atasözünü!

Toraman, Fener'i hiç düşünmedi!
Sevgili Reha ağabey (Muhtar) geçen hafta, İbrahim Toraman'la Beşiktaş arasındaki görüşmeler tıkandığı dönemde Fenerbahçe'nin bu oyuncuyu almak üzereyken Aziz Yıldırım'ın talimatıyla son anda operasyonun durdurulduğunu yazdı. Yazısının sonunda da şöyle bir cümle vardı; 'Toraman gider miydi bilemem ama...' Şimdi öncelikle bu konuda bildiklerimizi yazalım ardından da Reha ağabeyin "Gider miydi?" sorusuna cevap verelim. Malum o soru ortada kalmamalı. İstihbarat doğru. Fenerbahçe Toraman'la ciddi şekilde ilgilendi. Yıldırım'ın talimatıyla mı vazgeçtiler konusu ise son derece tartışmalı. O günlerde milli futbolcuyla an be an görüşen biri olarak şunu çok iyi biliyorum: Toraman Beşiktaş'tan ayrılmayı hiç düşünmedi, Fenerbahçe'ye gitmeyi ise aklından bile geçirmedi. Bu da böyle biline.

İnönü ne oldu?
İnönü Stadı ne zaman yapılacak? BJK TV ne zaman açılacak? İnsanlar bunu soruyor sayın Demirören, sevgili yöneticiler. Bizimkisi milyonlarca Beşiktaşlı'nın duygularına tercüman olmak yoksa sizi sıkıştırmak falan değil. Bilirsiniz elçiye zeval olmaz.

Sarışın Çılgın Melek!
Schuster'i bir zamanlar hepimizi ekrana bağlayan Zengin ve Yoksul dizisindeki (Nick Nolte'nin canlandırdığı) Tom Cordesh'e benzetiyorum. Deliyürek olduğu her halinden belli. Yarın, bir derbi öncesi "Biz bu Fener'i yenemeyiz" derse şaşırmam. Yine de Beşiktaş taraftarı çok sevecektir onu. Deliyürekleri hep sevmiştir çünkü.

Yaşasın vuvuzela!
Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi büyük organizasyonların dağıtımından, sonuçlanmasına kadar her aşamasında bir güç savaşı ve gövde gösterisi olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Kendilerine göre ayar çektikleri terazinin dengesinin bozulmasına asla izin vermezler. Deyim yerindeyse meşin topu kendi düzenleri içinde seviyor bu Blatterler, Platiniler, yuvarlak olduğu için falan değil!!! O nedenle ben bu kulak tırmalayan vuvuzela sesini sevmeye başladım. İlk kez garibanlar, tüm dünyayı rahatsız etmeyi (!) başarıyorlar. Sahada yapamadıklarını tribünde yapıyorlar. Tüm dünya Afrika halkının "üç kuruşluk" çalgısına esir olmuş durumda. "Bu bir baş kaldırıdır" falan deyip abartmak istemiyorum ama kimbilir belki de öyledir. Böyle dünyaya, böyle vuvuzela... Ve dahası yaşasın herkesin rahatını kaçırıp dikkatini Afrika insanına çeviren vuvuzela.

Zaman altın değerinde
Demirören, Quaresma ile yakaladığı rüzgarı iyi kullanmalı. Schuster'in istediği transferler zamanında bitirilmeli ki Avusturya kampı işe yarasın. Sistemin temelini atmak için 15 günü olan hocaya bu konuda yardımcı olmak şart. Zaman altın kadar kıymetli...

















Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor