27 Temmuz 2010 | Salı

Yaşasın futbol!

Beşiktaş, Avrupa'da güle oynaya turlarken biz de farklı bir ülkeyi görme, tanıma fırsatı bulduk. Faroe Adaları yani Koyunlar Adası'nda yediğimiz içtiğimiz bize kalsın diyerek gördüklerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. 48 bin insan ve 70 bin koyunun yaşadığı Faroe Adaları, 18 adadan oluşuyor... Başkentleri Torshavn en büyük adalardan biri. Beşiktaş'la birlikte bizler de Torshavn'da konakladık.
Danimarka'nın sömürgesi bu küçük ülkede balıkçılık ön planda. Ortalama kazanç 4 bin euro civarında.
Bir ekmek yaklaşık 3 TL, bir gazete yaklaşık 2 TL. Kiralık ev yok çünkü herkesin evi, aynı şekilde istisnalar hariç herkesin arabası var. Çifte anahtar (!) konusunu çoktan halletmişler yani. Kavga, gürültü yok, korna sesi hak getire... Milletin keyfi yerinde vesselam.
Nüfusun yaklaşık dörtte biri başkent Torshavn'da yaşıyor... Bazı adalar ise bizim kardak kayalıkları gibi, sessiz, sakin ve kimsesiz!
Kutupların hemen altında olunca malum iklim soğuk ama Norveç'in Bodo'su kadar değil.
Kış ortalaması eksi artı 4-5 derecelerde dolaşıyormuş.
Yani eksi 20 ya da 30'ları gördükleri yok. Buna karşılık yaz ortalaması da 10-12 civarında.
Ada soğuk ama insanları gerçekten sıcak, keyifli, stres nedir bilmiyorlar... Trafik dertleri yok, kalabalığın yarattığı negatif enerjiden çok uzaktalar. Etraflarına baktıklarında birkaç insan, onlarca koyun, dağ, bayır ve okyanus görüyorlar. Bir de dağlardan akan küçük çağlayanları.
18 adanın büyük bölümü birbirlerine tüneller ve köprülerle bağlı. Dolayısıyla bir adadan diğerine gitmek için ada vapuru beklemenize gerek yok!
Dediğim gibi insanları keyifli ve misafirperver...
Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi takımlarla eşleşince mutlu oluyorlar. Gurur duyuyorlar.
Bu nedenle internet sitlerine bozuk bir Türkçe ile de olsa "Beşiktaş seninle oynamaktan onur duyuyoruz" anlamında bir şeyler yazmadan edemediler. Bu haber bizim desteğimizle yayılınca da kulüp mail yağmuruna tutuldu. Dünyanın dört bir yanındaki Türkler'den gelen mailleri okuyan başkan Pall Gregersen ve genel sekreter Erik Lervik'in keyfini bir görecektiniz.
Başkanın büyük bir balık fabrikası var.
Fener balığını bin türlü işleyip İtalya ve İspanya'ya ihraç ediyor. Tereciye tere satıyor yani. Balık fabrikasını gezmek bizim için ayrı bir tecrübeydi.
Önce hijyenik ortama uyum sağlayıp yeni kıyafetlerimizi giydik, sonra başladık turlamaya.
Biraz kokulu olsa da keyifli bir geziydi bu. Ardından atlantikte bot turu, dağ, bayır dolaşmak derken, başkan ve genel sekreter bizimle inanılmaz ilgilendiler.
Dünyanın bir ucunda yeni dostlar edindik özetle.
Nisanda başlayıp ekimde biten ligleri onlar için dünyaya açılan bir pencere. Diğer dünyalıları tanımak, onlara Faroe'yi tanıtmak için bir fırsat olarak görüyorlar futbolu.
Buna karşılık ülekede en az kazananlar da futbolcular. Bir futbolcu ortalama bin euro kazandığı için (en pahalısı ayda 2 bin euro alıyormuş) futbol burada amatör. Vikingur'un iki yabancısı var biri Macar, diğeri Sırp. Buraya gelince bir yandan takımda oynarken diğer yandan başka bir işe de girmişler. Çünkü asıl kazanç futbol dışındaki işlerde.
Uzun sözün kısası, soğuk bir ülkede iki sıcak dost (Gregersen ve Lervik) ATV canlı yayın ekibi olarak bizlerle çok ilgilendi. Selçuk Manav, Fikret Engin ve tabii ki teknik patron Ümit Koygun'la birlikte futbol sayesinde farklı ve güzel bir ülkenin, güzel insanlarını tanıdık. Öyleyse yaşasın futbol!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor