Hayalimiz, halimiz

Oyunun adı futbol ise sahaya 11 kişiyle çıkan her takımı ciddiye almak gerekir.
Beşiktaş almadı! Rakibini küçümsedi.
Nasıl olsa turu geçeriz havasındaydılar.
Öncelikle kaleci Hakan'a dua etsinler. Takım sapır sapır dökülürken Hakan kalesinde devleşmese ilk yarım saatte durum 3-0 falan olurdu.
İki pas üst üste yapamayan, kademelere girmeyen, ikili mücadeleleri kazanamayan bir takım oyun disiplininden de kopuyorsa yandı gülüm keten helva! Prag'daki Beşiktaş'ın hali buydu. İlk 45'te bir tek organize atak yok.
Devre boyunca sahada dolaşıp durdular.
Quaresma'nın şahsi becerisiyle kazanılan iki duran topla (biri uydurma penaltı) ne yapabildiyse onu yaptı Beşiktaş.
Schuster 'Savunma ile forvet arasındaki mesafe 20-25 metre olacak' diyor ama dün iki katıydı.
Schuster'in değil Denizli'nin Beşiktaş'ını izler gibiydik.

Güler misin, ağlar mısın?
Viktoria Plzen mütevazı kadrosuyla elinden geleni yaptı. Çalışılmış bir organizasyonla tüm Beşiktaş savunmasını uyutup harika bir gol attılar. Buna karşılık 100 milyon euro'luk Beşiktaş sahada dolaştı durdu.
Hilbert'i hiç beğenmedim. Bu haliyle formayı Ekrem'e kaptırır benden söylemesi. Nihat da son derece durgundu. Schuster baktı olacak gibi değil Nihat'ı çıkarıp orta sahayı Necip'le takviye etti. Bu değişiklik biraz olsun oyunu dengeledi.
Umarım bu maç Schuster'e de futbolculara da bir ders olmuştur. Çünkü daha güçlü bir takım dün geceki Beşiktaş'ı paramparça ederdi.
Önceki akşam F.Bahçe'yi şaşkınlıkla izlemiştik, dün Beşiktaş bizi aynı şekilde hayrete düşürürken Galatasaray'ın 2-0 önde götürdüğü maçta 2-2'ye razı olduğu haberi geldi. Güler misin ağlar mısın? Başkan ve yöneticilere sorsanız bizim büyüklerin hedefi Avrupa'da oynamak.
Bir hayalimize bakın, bir de halimize.