10 Eylül 2010 | Cuma

İstikrar şart

Öncelikle mübarek Ramazan Bayramınız (Çocukları dikkate alıp Şeker Bayramı deyince bazı dostlar kırılmıştı, bu vesileyle onu da düzeltmiş olalım) kutlu olsun.
Geniş bir kadro, büyük hedefler, zorlu maçlar... Quaresma, Guti, Nobre, Bobo, Fatih Tekke, Aurelio, Ernst, Toraman, Zapo, Rüştü, Hakan ve diğerleri... Hepsi kaliteli, hepsi farklı özelliklere sahip. Artık kağıt üzerinde her sistemi oynayabilir bu takım. Kağıt üzerinde diyorum çünkü kaliteli yağ, un ve de şeker almak iyi helva yapmanın garantisi değil. Aşçıbaşı meziyetlerini konuşturamazsa bunca kaliteli malzemeye rağmen iyi helva yiyemeyebilirsiniz. Peki Schuster iyi bir aşçı mı, meziyetlerini konuşturabilir mi?
Açık ve net söylemek gerekirse bu konuda ciddi kuşkularım var. Bu sözler üzerine bazı kompleksli beyinlerin "Schuster bilmiyor da sen mi biliyorsun!" sorularını kendi kendi kendilerine sormaya başladıklarına adım gibi eminim...
Riijkaard'ı eleştiren meslektaşlarımıza da aynı pencereden baktıkları için Surinamlı'yı eleştirenlere hep ukala gözüyle baktılar.

Yabancılar eleştirebilir!

Oysa bir yabancı (Simon Coper), "Riijkard neyi başardı ki? Barcelona'yı babam da şampiyon yapardı!" türünden eleştiri getirince, bizim kompleksli beyinlerin çıtı çıkmıyor... Çünkü onu söyleyen yabancı!.. Yabancı yabancıyı eleştirebilir ama bir Türk, bir yabancıyı nasıl eleştirebilir!?
Olacak iş mi? Biz Türkler neyi biliyoruz da Schuster'i, Riijkaard'ı eleştireceğiz! Kafa bu... Yıllarca hep böyle bakmışlar, artık başka türlü bakmaları da mümkün değil. O nedenle Schuster yorumlarıma daha önce benzer yanıtlar veren ya da bundan sonra böyle yanıtlar verecek olanları pek umursamadığımı peşin peşin söyleyeyim. Fikri olan yazar, okuyanlar da karar verir... Gülünecek fikriniz varsa gülünür, düşündürecek fikriniz varsa düşünülür!

Schuster kafamı karıştırıyor

Böyle bir ara girizgahtan sonra asıl meseleye gelecek olursak, Schuster'in bu kaliteli ve geniş kadroyu doğru kullanabileceğini pek düşünmüyorum...
Kadro istikrarın sağlamadan, her oyuncuyu formda tutmak düşüncesiyle her hafta ayrı bir 11 çıkarması kafamı karıştırıyor.
Savunmayı son derece riskli oynattığı da aşikar.
Bu konuda pek kimseyi dinlediğini de sanmıyorum.
Oysa dinlemeli... Türkiye'yi kendisinden çok daha iyi tanıyan Tayfur Havutçu başta çevresindekileri dinlemeli. Çünkü Beşiktaş'ın en çok kadro istikrarına ihtiyacı var.
Avrupa ve lig için (kontenjan sorunundan dolayı) farklı 11'ler belirlemeye de itirazım yok ama en azından iç hatlarda belli bir istikrarı sağlamak şart. Bu taktirde kadro kalitesi, ligi alıp götürmeye yetecektir.
Deyim yerindeyse, eğitim şart misali kadroda istikrar şart!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor