Acı gerçek!

Galatasaray cebinden tek kuruş harcamadan, kendisinin olmayan Ali Sami Yen'i, kendisininmiş gibi devlete verip, devletten yeni stadını aldı. Futbolcu satışından da yaklaşık 20 milyon dolar elde etti Cimbom.
Bu büyük bir başarı! Aynı Galatasaray bu sezon lig, kupa ve Avrupa'da inanılmaz kötü bir performans sergiliyor.
Bu iki tabloyu yan yana koyunca, iki teknik adam ve bir yönetimin gittiğini görebiliyoruz.
Beşiktaş finans imkanlarını kendisi bulmasına rağmen, stadını yapma konusunda henüz izin almış değil.
Bu konuda yönetim çok başarısız.
Öbür taraftan yıldızları kadroya kattılar, Avrupa'da birkaç tur geçildi ve Türkiye Kupası'nda yoluna devam ediyor Kartal.
Bu tabloya baktığımızda giden sadece Schuster.Oysa Galatasaray'dan tek farkı, kupada yoluna devam ediyor olması.
Kupayı alırsa fark yine fark olarak kalacak, aksi halde ise "yok aslında birbirimizden farkımız" durumları yaşanacak.

Masalları bırakalım artık
Masalı bırakıp gerçeklere bakacak olursak, statmış, tesismiş, kasaya giren paraymış gibi şeyler kimseyi ilgilendirmiyor.
Biz sahaya bakıyoruz, stada, tesislere, UEFA kriterlerine değil.
Tersi olsaydı dünya para harcayan, stadını yapamayan, futbolcularını zararına elden çıkaran Beşiktaş yönetimi giderdi.
Gitsinler diye söylemiyorum yanlış anlaşılmasın, o kararı günü geldiğinde genel kurul verir.
Ben bir gerçeğin altını çizdim; biz zarfa bakıyoruz, mazrufa değil. Dolayısıyla bugün iktidarda olan tüm yöneticiler için ders niteliğindedir bu yaşananlar!
Dersinizi alın beyler. Sahada maç kazandığınız taktirde koltuklar sağlam demektir. Uzun vadeli hesaplara kimsenin aklı ermiyor yazık ki?
O nedenle hep kolaycıyız, hep popülizm peşindeyiz ve hesaplarımız hep günlük. Türk futbolunun da kendi kulüplerimizin de geleceğini pek düşünmüyoruz. Acı gerçek bu.