Marka değeri

Porto maçını da düşününce Şenol hocanın rotasyonuna sözüm yok. Tolgay, Oğuzhan, Talisca gibi teknik oyuncuların sağına Lens'i önlerine ise Negredo'yu koyması da bana göre doğruydu. Çünkü Cenk ya da Quaresma arkadaki bu üçlüye uyum sağlayacak oyun karakterine sahip değiller.
Beşiktaş ilk yarıda topa daha çok sahip olduğu 4 net pozisyon buldu ama gol atamadı. Başta Dany olmak üzere Karabük savunması kritik pozisyonlarda doğru hamlelerle ilk yarıyı golsüzlüğe bağladılar.
Bunda sahanın berbat zeminin de etkisi olduğunu söylemeliyiz. Bir de Lens'in ofsayt olmadığı pozisyonda attığı golü iptal eden yardımcıyı da etken diye saymak zorundayız.
Böyle durumlarda ligin marka değeri, tarla değeri gibi oluyor. İkinci yarıda Beşiktaş sistemini korurken Karabükspor da Skulason ve Seleznyov'u sahaya sürerek maçı istemeye başladı.
Ali Palabıyık'ın uyuyup yardımcının verdiği penaltı pozisyonunda, Oğuzhan'ın ayağını yere çıkıp topu da tribüne göndermesi, Beşiktaş adına oyunu zora soktu. Ardından Tosic de doğru bir kararla atılınca Şenol hoca Negredo'yu çıkarıp Mitrovic'i savunmaya aldı. Beşiktaş artık beraberliğe razı derken Oğuzhan'ın müthiş pasını Babel ağlara gönderdi. Bundan sonra amaç oyunu tutmak maçı böyle tamamlamaktı. Cenk kenarda girmeye hazırlanırken kararın değişip Atiba'ya dönmesi bundandı. Yenilerden Lens ilk 20 dakikada uyumlu ve etkili görünürken Negredo da çok fazla olmasa da klas bir-iki hareket yaptı.
Maçın son dakikasında Fabri'nin kurtarışı muhteşemdi. Uzun sözün kısası beklendiği gibi zor bir maç oldu ve Beşiktaş on kişi kalmasına rağmen kazanmayı bildi.