21 Şubat 2011 | Pazartesi

Senarist Alex

Maçın heyecanını anlatmak için tek cümle yetecektir: Aykut Kocaman bile yedek kulübesinde heyecanlandı... O kadar yani... Karşılaşma adeta basketbol maçı gibi periyotlar halinde oynandı. İlk çeyrekte müthiş bir Fenerbahçe vardı, ikincisinde muazzam bir Beşiktaş... Üçüncüde yine Kartal, ve son çeyrekte bir daha Kanarya...
Sütunlarımın övgü şampiyonu Alex, bir maçı daha tek başına aldı. Bir asist ve üç golle Beşiktaş'ta taş üstünde taş bırakmadı... İlk 15 dakikada sol kanatta öyle bir Niang-Dia ikilisi vardı ki, Başkan Yıldırım Demirören, neredeyse Senegal Büyükelçisini çağırıp, nota verecekti.
Aslında Dinamo Kiev karşısındaki Beşiktaş'ı izleyen herkes, Fenerbahçe'nin duran toplardan sayı kaydedeceğini öngörmüştü.
Nitekim daha 5. dakikada Alex sağdan kesti, Selçuk etkili yükseldi, Necip gole "omuz verince" Kartal maça adeta 1-0 yenik başlamış oldu.. Bu dakikalarda Dia adeta Ferhat olmuş, karşısındaki Dağ'ı kazıp, duruyordu. Bu arada Sarı-lacivertliler, Mirsad'ı kıskandıracak kadar çok ribaund topluyordu.

11'e 11 bitemezdi...

Bu kadar hızlı ve yetenekli hücum oyuncularının karşısında genellikle ağır savunmacılar bulununca, faul sayısı arttı. 12'nci dakikada Ekrem Dağ. 18'inci dakikada ise Santos sarı kart görünce, herkes "Bu maç 11'e 11 bitmez" demeye başladı. Nitekim maçı Fenerbahçe lehine çeviren, Ferarri'nin oyundan atılması oldu.

İki ters bir yüz örme...
19'uncu dakikada Niang adeta tüm Çarşı'yı peşine takıp, 60 metre sürdüğü topu Rüştü'nün üzerine vurmasa, maç o dakikada bitebilirdi. Ama karşılaşmanın asıl kırılma anı 24'te yaşandı. Alex-Dia verkaçında Dia'nın vuruşu direğe takılınca, kader de ağlarını iki ters bir yüz örmeye başladı...
Beşiktaş'ta Quaresma "ihtirasa" kapılıp, her topu kaleye vurmaya yeltenince, arkadaşlarını da oyundan düşürdü.
Futbolda "hırs" iyi bir şeydir, "ihtirasa" dönüşmediği sürece tabii... 29'uncu dakikada Quaresma'nın sarı kart gördüğü pozisyon ise her şeyi anlatıyordu. Portekizli'yi teskin eden ve hakemin yanından uzaklaştıran, Fenerbahçeli Gökhan ve Emre oldu. Sanki "Senin oyunda kalman gerek, bize lazımsın" der gibiydiler...

Çatala cetvelle çizgi
Skorun halı saha maçına dönüşmesini iki kaleci önledi. 20'nci dakikadan sonra ise oyunun hakimiyeti ile beraber ribaund üstünlüğü de Beşiktaş'ın eline geçti.
Herkes golü Portekiz Çetesi'nden beklerken, muazzam vuruş Ekrem Dağ'dan geldi. Dakikalar 44'ü gösterirken sağdan inen Ekrem, sol ayağıyla vurmadı da sanki Volkan'ın solundaki çatala cetvelle çizgi çekti: 1-1... İkinci yarı da dalga dalga gelen Beşiktaş ataklarıyla başladı. 50'nci. dakikada şans meleği İbrahim Toraman'la kol kola girmişti.
Serbest vuruşta barajdan seken topu önünde bulan İbrahim Toraman, affetmedi: 2-1... 60'ta Almeida karşı karşıya pozisyonda topu Volkan'a teslim edince, "Maç ikinci kez mi kırılıyor?" sorusu beyinlerde dolaştı. Böyle düşünenler yanılmadı.
Zira Fenerbahçe'ye çare, "Ferrari'nin sağ koltuğunda" geldi. Ferrari 63'üncü dakikada ceza sahası içinde sağ dirseğiyle Lugano'ya vurup, devirince, hakem Cüneyt Çakır tereddütsüz penaltı noktasını gösterip, Ferrari'yi de oyundan attı. Alex'in penaltısıyla Fenerbahçe komadan çıktı: 2-2...

Heykel için yer bakmalı

Aynı Alex, 72'nci dakikada Emre'nin "butik" ortasına kafayı yapıştırıp, skoru 2-3'e taşıdı.
Kaptanın 75'inci dakikada Rüştü'yü çalımlayarak sıfırdan attığı gol ise "Ben bu takımı sıfırdan diriltirim" demenin, futbol lisanındaki karşılığıydı...
Fener bu rüzgarla şampiyonluk ipini göğüsler mi bilmem.
Ama yönetim şimdiden Alex'in heykelini dikmek için Fenerbahçe Burnu'nda yer bakmalı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor