Yunus Akgül

Yunus Akgül

17 Kasım 2017 | Cuma

Karada yürüyecek ve izini belli edeceksin!

Bir sonbahara daha veda zamanlarıyız, kış kapıda… Kışla beraber, 9-25 Şubat 2018 tarihleri arasında Güney Kore'nin PyeongChang şehrinde gerçekleştirilecek olan 23. Kış Olimpik ve Paralimpik Oyunları da kapıda… Yaz Olimpik ve Paralimpik Oyunları'nın yanında pabucu hep damda dursa da, yaza göre katılan ülke sayısı daha az olsa da, Kış Olimpiyatları'nın kendine has başka bir büyüsü olduğu gerçeği yadsınamaz.
Yüce Yaradan'ın, 4 mevsimi aynı anda yaşama nimeti bahşettiği eşsiz memleketimin yüksek dağlarına yavaş yavaş beyazlıklar düşerken, ekim ayında Ovit Dağı'na düşen ilk kar görüntüsü de ekranlara düştü. Aynı tarihlerde, 2018 Kış Olimpik ve Paralimpik Oyunları'nın meşalesi, Yunanistan'ın Olimpia kasabasında yakıldı.
1 Kasım'da Güney Kore yolculuğu başlayan meşalenin yanmasıyla, içimiz de ister istemez yanmaya başladı. Nasıl yanmasın?
Bizler futbolun vaveylâsı içinde debelenip dururken, dünya yeni bir beyaz heyecana hazırlanmakta… 3 ay sonra televizyonlarda sporun en harikulade gösterilerine kilitleneceğiz sporseverler olarak… Salonlarda buz dansının zarafetini, karlı dağların zorlu yamaçlarında heyecanlı inişleri, kulelerden bir uçurtma misali süzülen rengarenk sporcuları, buz satrancı curlingi izleyeceğiz.
Bir kez daha sadece 'İzleyiciyiz' gibi görünüyor.
Bizim için ne kadar tanıdık, ne kadar alışık bir fiil oldu; izlemek… Şubat soğuğunda, hem de içimiz yana yana izleyeceğiz, bir iz bırakamadan… Oysa ki, hem karda yürüyüp, hem de izi belli etmek gereken belki de tek meydandır o meydan…

Yatırımlar yatıyor
Ciddi ve gerçek spor ülkeleri bu tür organizasyonların hazırlıklarına, biri biter bitmez ertesi gün hemen başlarlar. Planlar, programlar yapılır, hedef sporlar, sporcular seçilir. Sonra da katılım ve madalya için gereken her neyse sırasıyla hayata geçirilir.
Kabul etmeliyiz ki, Türkiye 2011 yılına kadar kış sporları ülkesi olamadı.
Ülkemiz için kış sporları o döneme kadar bir lükstü. Kayak dışında bir dalda ilk defa, 2006 Torino Kış Olimpik Oyunları'nda Tuğba Karademir tarafından artistik patinajda temsil edildik;
Tuğba da bireysel çabalarıyla katılmıştı zaten… Spor yapacak tesis olmadığı için dolayısıyla sporcu da yetiştiremedik. Ancak, "Tesis olmadan spor yapılamaz" diyerek çıktığımız tesisleşme yolunda, 25.
Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları'nı, biraz da o vesileyle kış sporlarındaki tesis eksiğimizi kapatmak için aldık ve 2011 yılında organize ettik. Dönemin Başbakanı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın takibi ve himayeleriyle Cumhuriyet tarihinin en büyük spor yatırımını yaptığımız Erzurum, bu anlamda bir milat oldu.
Dünya spor otoritelerinin takdir edip tam puan verdiği Erzurum 2011 Winter Universiade, Türk sporunun eriştiği organizasyon gücünü herkese ezberletti.
O tarihten beri Erzurum'da, ülkemizin dünya standartlarında ve olimpiyatlara sporcu yetiştirebilecek kalitede kış spor tesisleri mevcut ama bir sporcu fabrikası olması gereken bu yatırımlar, yan gelmiş yatıyor adeta… Kiremitliktepe'deki Kayakla Atlama Kuleleri'miz Avrupa'nın en iyisi, dünyanın ise en iyileri arasında ilk sıralarda… Standartları yüksek bir buz pateni, bir buz hokeyi ve bir curling salonumuz, biatlon (atışlı kayaklı koşu) ve cross country (kayaklı koşu) için Kandilli'de 160 hektarlık mükemmel bir kayak merkezimiz var. Konaklı ve Palandöken'deki kayak pistlerimiz onlarca kilometre uzunluğunda ve her türlü sporun yapılmasına imkan verecek kalitede...
90 milyon liralık yatırımın yapıldığı, yabancı kayakçıların ağzının suyunun aktığı Konaklı Pisti'ne ve yılın 4 ayında kayak yapılan Palandöken Dağı'na sahibiz.
Sporcu yetiştirmedeki eksikliğimizin, kış sporlarında daha fazla olduğunu biliyoruz; kürsü sporcusu bugün ekilip de yarın meyvesi toplanacak bir ürün değil ama 6 yılda hiç değilse katılacak sporcu sayımızı artıramaz mıydık?

"Pabucu hep damda dursa da Kış mpiyatları'nın kendine has başka bir büyüsü olduğu gerçeği yadsınamaz"

"Meşalenin yanmasıyla, içimiz de ister istemez yanmaya başladı. Nasıl yanmasın?"

TEKVANDO YETiM KALDI
Türk sporuna, onun kadar renkli bir kişilik gelmemiştir.
Sporcuların İsmet hocası, spor camiasının İsmet abisi, tekvandonun babası idi. Bu sıfatlar kendisi için biçilmiş kaftandı, o da bu elbiseyi en yakışır şekilde taşıdı. Ülkemizi tekvandoyla ilk tanıştıran, yaygınlaşmasını sağlayan, bu uğurda her türlü zorluğa katlanan ve bugün futbol ile basketbolun ardından en çok sporcuya sahip spor olmasını sağlayan kişiydi İsmet Iraz...
Olimpik olduğu yıldan bu yana, olimpiyatlarda madalya hanemize 'Tekvando' ismi yazılıyorsa hiç kuşkunuz olmasın ki bunda İsmet Iraz'ın emeği ve alın teri vardır.
Türk sporunun İsmet hocası, İsmet abisi, İsmet babasını sadece tekvando değil bütün bir spor camiası, kendi adını taşıyan spor salonunun önünden ebediyete uğurladık. Mekanın cennet olsun İsmet hocam...


Cumhurbaşkanımızın kıymetini bilmeli
Hangi branşla, hangi büyüklükte olursa olsun, hem maddi destek, hem de sorun çözmek adına kapısından asla boş dönmedik

Türk sporu, kolaycılık ve ucuzculuk yöntemiyle halının altına süpürülmüş, yılların üst üste koyduğu dertleriyle boğuşmaya devam ediyor.
Oysa, her türlü problemi en kolay çözebileceği dönem, şu dönem… Günü kurtarmaya çalışmak, sorunları halı altına atmak akla ziyan… Çok defa dile getirdik, yine yazmaya ve söylemeye devam edeceğiz; bu dönemde aşılamayan problemler veya yapılamayan reformlar bir daha asla ve asla bu kadar rahat çözülemeyecek.
Bunu sakın unutmayın ve bu treni kaçırmayın.
2002 yılında sporu seven, sporun dilinden, halinden anlayan sporcu bir liderin peşi sıra sporda start verdiğimizde, 2023 sosyal içerikli temel hedefimiz, bütün illerin statlarını yenilemek ve spor tesisi noktasında ulaşılmadık ilçe, belde ve köy bırakmamaktı. Bu hedef gerçekleşti; her yere tesis, tesis ettik. Organizasyonel içerikli hedefimiz ise Yaz ve Kış Olimpiyatları, bu vizyonun ana başlığı da; yüzlerce sporcuyla olimpiyatlara katılmak ve Türkiye'nin madalya sıralamasında ilk onda yer almasını sağlamaktı. En büyük ve nihai hedefimiz ise Avrupa ve Dünya Futbol Şampiyonasını almak, olimpiyatları ülkemizde düzenlemekti ki, hâlâ daha öyle… Sayın Cumhurbaşkanımızı, NTV'de katıldığı programda izlerken bir kez daha gördük ki; onca mesuliyetine ve meşguliyetine rağmen spor her daim baş tacı ve her daim vazgeçilmezi… Programın formatı gereği futbol ağırlıklı bir sohbetti belki ama biz biliyoruz ki; atletizmden basketbola, engelli sporlarından yüzmeye kadar sporun bütün dallarıyla ilgili ve detayına kadar bilgilidir sayın Cumhurbaşkanımız...
Ve.. görev yaptığımız süre boyunca, hangi branşla ilgili olursa olsun, hangi büyüklükte olursa olsun, hem maddi destek, hem de sorun çözmek adına kapısından asla boş dönmedik. Bu yüzden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en yoğun olduğu zamanlarda bile spor adına kritik kanunlar çıkabildi. Bu yüzden Türkiye, dünya basketbol Şampiyonaları'nı, Akdeniz Oyunları'nı, Universiade organizasyonlarını, EYOF Oyunları'nı, İşitme Engelliler Olimpiyatları'nı ve daha nicesini aslanın ağzından değil, midesinden çekerek alabildi ve yapabildi.
Ancak 94 yaşını dolduran Cumhuriyetimiz'de sporun sorunları o kadar çok biriktirilmiş ve ötelenmiş ki, birçok şeyin güllük gülistanlık olması için daha çok, daha çok çalışmak gerek… İşte, bu dönem sorunları çözmek için bulunmaz bir nimet… Kıymetini bilmek, iyi değerlendirmek lazım.
Bu vesileyle bir de tavsiye:
Karşıyaka Kulübü'nü kimileri Abromoviç'in, kimileri de Hagi'nin satın alacağını iddia ediyor. Kulüp, kongre kararı alıp futbolu şirketleştirip, para babalarına teslim edecekmiş. Hangi para babası böyle bir ketenpereye gelir bilemiyorum. Bugünkü yasalar kulüplerin şirket kurmasına izin veriyor. Ancak, bu şirketler kulüp yönetimlerinin yüzde yüz kontrolü altındadır. Bu nedenle, futbol şirketini parasıyla düzlüğe çıkaran, şampiyonluklar kazandıran bir kişiye ya da kuruluşa kongreyi toplayıp "Haydi güle güle" demek, bugünkü yapıyla çok kolaydır, kimse böyle bir riske girmez.
Çözüm; Meclis'ten geçecek iki cümlelik bir kanun maddesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin başında ve TBMM'de sporu seven ve bilen insanlar varken, Türk sporunu kurtarma zamanı şimdi değilse, ne zaman?

"Meclis'in en yoğun olduğu zamanlarda bile spor adına kritik kanunlar çıkabildi"

"Bu dönem sorunları çözmek için bulunmaz bir nimet… Çok iyi değerlendirmek lazım"

Erzurum'daki tesisler bir spor ufku ve tecrübesidir
Kış sporlarında gümüş madalyayı (Türk tarihindeki ilk madalya olması nedeniyle altın yerindedir) artistik patinajda getiren Alper Uçar- Alisa Agafanova çiftinin dışında, kalifikasyonları geçen bir sporcumuz ya da takımımız olduğunu şimdiye kadar duymadık ama bu kadar tesis ve imkanın olduğu yerde, katılım yüzümüzü güldürecek seviyede olur da bu defa ezik ve eksik kalmayız diye yine de ümitliyiz.
Lisanslı ve faal sporcuların içinde kış sporları ile uğraşanların oranı yüzde 1,3 olmasına rağmen ümitliyiz.
Türk sporunda sorun olan ne varsa, 'Kış sporunda' da hızla artmakta olmasına rağmen ümitliyiz.
Kış sporları şehri olması için büyük mücadele verdiğimiz Erzurum'daki yatırımların karşılığını alma vakti geldi de geçiyor. Faydalanmayı bilen ve isteyene, oradaki her bir yatırım, bir spor ufku ve tecrübesidir.
Dağların tepesindeki beyaz daha da artmaya devam edecek, birçok yerde aşağılara, ovalara kadar inecek.
Nisan ayının sonlarına kadar hatta yazın bile beyaz bizleri yalnız bırakmayacak. Bütün bunlara sahipken biz hala izlemekle mi yetineceğiz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor