Yunus Akgül

Yunus Akgül

12 Ocak 2018 | Cuma

Deniz bitti kara göründü

Vatan savunmasında can veren 6317 şehidin kanını simgeleyen kırmızıyla, o matemi anlatan siyahı sırtında taşıyan Gaziantepspor'da, sadece kara var, kara günler var şu sıra...
Bugün borçları yüzünden kapısına kilit vurulan kulüp, Süper Lig'de 27 sene Türk futboluna renk katan ve ülkemizi beş defa Avrupa kupalarında temsil etme başarısı gösteren 49 yıllık koca bir çınar oysa....
Resmi internet sayfasından "Gaziantepsporsuz yeni yılınız kutlu olsun" mesajı ile kapanacağını duyurmasını, bu feryadı duymamak ve üzülmemek mümkün mü?

Felakete kulak tıkandı
Dünya tarihi, tıpkı canlılar gibi kurum ve kuruluşların da bir ömrünün olduğunu, önce büyüyüp geliştiğini, sonra da uzun ya da kısa kendisine biçilen ömrü tamamlayıp, tarihteki yerini aldığını gösteren örneklerle doludur.
Bir kulübün tarih sahnesinden silinmesi de hayatın olağan akışı gereğidir ve olabilir.
Ancak bizim burada kabul edemediğimiz, bu kötü gidiş ve çöküşün sebebidir.
Türk futbolunda adım adım "Geliyorum" diyen bu 'büyük felakete' yetkili ve etkili kişilerin kulak tıkaması; facianın, Gaziantep özelinde Türk futboluna davet edilmesinedir itirazımız...
Tehlike çanları çalıyorken çalıp oynayanlar yüzünden, Türk futbolu göz göre göre bu felakete sürüklenmiştir.
Gaziantepspor, sistemin gedikleri kullanılarak deyim yerindeyse borç batağına sürüklenmiş, bir süre sonra da bu bataktan çıkış artık mümkün olmadığından teslim bayrağını çekmiştir.
Şimdi Gaziantepspor yönetimi feryat ediyor. Şehri, kulübe sahip çıkmaya çağırıyor. Bugünkü yönetimi, valiyi, belediye başkanını, milletvekillerini, iş adamalarını kulübe sahip çıkmamakla suçluyor. Biz, sadece bugünkü yönetimi suçlayacak değiliz elbette...
Çünkü, bütün bu yaşananlar, ancak uzun bir sürecin sonunda ortaya çıkacak sonuçlardır. Uzun yıllar boyunca devam eden yanlışlar silsilesidir bu acı sonun müsebbibi...

Meclis'i meşgul etmeyin
Ortada net bir gerçek vardır; Türk futbolunda artık sistem tıkanmış ve yönetilemez hale gelmiştir. Dört büyükleri bir kenara bırakacak olursak, Anadolu kulüplerinin borçları yüz milyonlarca liralarla ifade edilmektedir. Bu nedenle, yeni Gaziantepspor faciaları sıradadır.
Görünen o ki; kulüplerin anahtarları, birer birer valilere teslim edilmeye başlanacak, belediye başkanları, milletvekilleri, kamuoyunun önüne atılıp kulübe sahip çıkmamakla suçlanacak. Maliye Bakanlığı da yeni kurtuluş reçeteleri hazırlamak zorunda kalacak.
Çare; artık bir türlü çıkarılamayan "Kulüpler Yasası" da değildir bu saatten sonra.... Zaten, memleketin beka sorununa kilitlenmiş, onca büyük dertlerle uğraşan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, günlerce bununla meşgul edecek dönem de değildir bu dönem... Meclis'in şu sıra buna ayıracak enerjisi, zamanı ve lüksü yoktur.
Peki o zaman, nedir? Yok mudur kurtaracak bahtı kara Türk futbolunu?

Tek reçete...
Türkiye Futbol Federasyonu Kanunu'na eklenecek sadece tek madde yetecektir bu kaostan çıkmaya....
"Her yönetim, kulübün gelirinden daha fazla yapılan harcamadan sorumludur" cümlesi, özelde Türk futbolunun olsa da genelde Türk sporunun tek kurtuluş reçetesidir.Böylelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yükü birkaç saat içinde çözecektir.
Temkinli olmayan temlikli olur Gelişmeler, bu kara bulutun Gaziantepspor ile de bitmeyeceğini, dağılmayacağını gösteriyor.
Baksanıza, patlayan Süper Lig kulübü Karabükspor'da da, çalışanların, hocaların ve futbolcuların paraları artık ödenemiyor.
Devre arasında kendisine kulüp bulabilen futbolcular elden gidecek.
Seneye 1. Lig'de gelirlerinin tamamı temlikli olan bir kulüp, hangi futbolcuyu ve hocayı çalıştırabilir?

Antalya'da da durum aynı
Bir diğeri; Samuel Eto transferi ile büyük sükse yapan, ardından da bir başka dünya yıldızı Nasri'yi transfer eden Antalyaspor için de konuşulanlar hiç iç açıcı değil.... Uzunca bir süredir yönetim krizi de yaşayan Antalyaspor'un 300 milyon liralık bir borç yükü altında olduğundan bahsediliyor.
Şayet bu söylenenler doğruysa, Antalyaspor'un anahtarının da vali beye teslimi yakındır. İçim acıyarak yazıyorum, bu anahtar teslim sırasında kuyruk uzun ne yazık ki...

Borçlanmada rekabet
Türk futbolunun itici gücü diyebileceğimiz dört büyükleri ise borçlar konusunda ayrı bir kategoride değerlendirmek gerekiyor. Onların toplam borcu 7 milyar lirayı aşmış durumda. Elbette ki bu miktar kamuoyu bilgisine sunulan rakamlar...
Galatasaray 2.5 milyar, Beşiktaş 1 milyar 900 milyon, Fenerbahçe 1 milyar 800 milyon, Trabzonspor 1 milyar lira ile sıralanıyorlar ve borçlanma konusunda da adeta birbirleriyle rekabet içindeler.
Bu dört büyük kulübümüzün son beş yılda artan borç miktarı yüzde 250... Bu durum, hangi izanla izah edilebilir?
Türkiye Futbol Federasyonu'nu bir kenara bırakalım, UEFA'nın Fair Play kurallarına rağmen bu nasıl oluyor, anlamak mümkün değil!

Atasözü yanlış anlaşılmış!
Bu dört kulübün, her sene bütün maçlarını kazandıklarını var sayarak Süper Lig'in gelirleri üzerinden bir hesap yapmaya kalktığımızda, tam 13 sene borç ödemeleri gerekiyor ki düzlüğe çıkabilsinler.
Anlaşılan, Türk futbolunu yöneten beyler "Borç yiğidin kamçısıdır " atasözünü çok yanlış anlamışlar ve borç, sayelerinde Türk futbolunun kabusu olmuştur.
Anlayamadığım ise üç sezondur tribünleri tıklım tıklım dolan, futbolcu transferlerinde hep artıda gösterilen, Cenk Tosun transferi ile Türkiye'nin cari açığına katkıda bulunacak kadar bir gelir elde eden Beşiktaş'ta da borç artış ivmesi diğerleri ile nasıl bir oluyor?
Bilen varsa, beri gelsin.
Ve....
Deniz bitti, kara göründü. O biterken, bizim de bütün bunları söylemekten dilimizde tüy bitti.
KARA GÖRÜNDÜ

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor