14 Temmuz 2010 | Çarşamba

Dünya Kupası'nı kim kazandı?

Bir milyon Katalan'ın, geniş özerklik talebinin İspanya Yüksek Mahkemesi tarafından reddedilmesi üzerine "Katalunya, İspanya değildir" pankartlarıyla yürüdüğü günün akşamı, iskeletini Katalan oyuncuların oluşturduğu İspanya Milli Takımı, Dünya Kupası'nı havaya kaldırıyordu. Oysa; Puyol, Capdevila, Xavi, Pique, Busquets ve Sergio'nun yer aldığı Katalunya Milli Takımı, Aralık 2009'da Arjantin'i 4-2 yenmişti (FIFA, özerk bölgeleri tanımıyor. FIFA tam bağımsız olmayan bölgelerden sadece Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'ya ülke statüsü veriyor). Aynı futbolcular 7 ay sonra İspanya'yı Dünya Şampiyonu yaptı.

Puyol ve Xavi'nin Dünya Şampiyonluğu'nu Katalan bayrağı ile tur atarak kutlaması, ağırlığı Katalan olan İspanyol oyuncuları Madrid'de 1 milyon insanın karşılaması da ilginçti. Tıpkı, gündüzünde Katalan bayrakları ile yürünen caddelerin maç sonrası İspanyol bayraklarıyla dolması gibi... İşte futbol bu, sanki bir sihirli değnek. Zümrüt-ü Anka'yı sineğe, sineği Zümrüt-ü Anka'ya dönüştürür! Gelelim asıl soruya; Dünya Kupası'nı kim kazandı? Ve; Avrupa Şampiyonluğu'ndan sonra Dünya Şampiyonu da olan İspanya'nın tek rakibi, yine kendi içinden mi?

* * *
SREBRENİTSA, UNUTMADIK SENİ...

Bosna Hersek Futbol Federasyonu, Dünya Kupası öncesi FIFA'ya başvurarak, Srebrenitsa katliamının 15. yıldönümüne gelen 11 Temmuz'daki finale, takımların siyah bantla çıkmalarını talep etmişti. FIFA, siyaseti sporun uzağında tutmak için bu talebi kabul etmemişti. Ama tarihin garip bir cilvesi olarak 11 Temmuz'daki finale, Hollanda çıktı. Hangi Hollanda? Srebrenitsa'da 8 bin 300 masum ve savunmasız Boşnak'ı Çetnikler'in acımasız ellerine teslim eden Hollanda... Boşnakların silahlarını, "Güvenli bölgedesiniz" diye toplayan, ardından da Çetnikler gelince bırak tek bir mermiyi, tek bir taş atmadan binlerce insanı ölüme gönderen Birleşmiş Milletler'in 'kahraman askeri' Hollanda! Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana gördüğü en büyük katliama seyirci kalan askerlerine üstün hizmet madalyası veren Hollanda... Bosna Hersekliler, katliam anısına, final maçında kollara siyah bant taktıramadılar ama ilahi adalet, İspanya eliyle Hollanda'nın gözüne siyah bant taktı...

* * *
Her kıtaya eşit
Şalom gazetesinin genç spor yazarlarından Rıfat Karaköy'ün ilginç bir iddiası var; "Dünya Kupası'nda adalet adına her kıtaya eşit kontenjan tanınsın" diyor. Yazısını ilk okuduğumda, "Ne alakası var? Avrupa'nın güçlü ülkelerine yazık olmaz mı?" diye itiraz ettim. Aynı şekilde Yavuz Semerci'nin Süper Lig'deki havuz sisteminin adaletsiz olduğu yolundaki itirazlarına da itiraz etmiştim. Ama Semerci haklı çıktı. Sistemdeki çarpıklık düzelince Anadolu futbolu yükselişe geçti, sonunda şampiyon da çıkardı. Şimdi de diyorum, Rıfat haklı mı? Dünya futbolunun kurtuluşu, "büyüklerin" ayrıcalıklarının kaldırılmasından mı geçer?

* * *
POLAT KENDİNİ HAPSETTİ
Seçim süreçleri ya da resmi toplantılar tehlikelidir. Çünkü o dönemlerde ciddi vaatlerde bulunursunuz ve bu safhada sarf ettiğiniz sözler bir gölge gibi sizi takip ederler. Kurtuluşunuz yoktur bu sözlerden, vaatlerden. Adnan Polat da, "Yiğit Şardan'ı savunma" toplantısında "5 yabancı alacağız" diyerek sınırladı kendini. Bir daireye hapsoldu. Keita'yı, Kewell'ı gönderince, yeni stada geçileceği de düşünülürse yıldız futbolcu beklentisine giriyor taraftar. Ve siz bu beklentiyi körüklüyorsunuz, "5 yabancı alacağım" diyerek. Gelen ilk isim ise, her ne kadar Premier Lig'den de olsa, uluslararası tanınırlığı olan bir futbolcu değil. Polat'ın da, yeni transferleri hazırlık dönemine yetişmeyen Rijkaard'ın da, sorumluluğu tek başına sırtlayan Adnan Sezgin'in de işi zor bu sene. Geçen sezon iddialı başlamış kötü bitmişti. Sönük ve soru işaretleriyle başlayan bu sezon bakalım nasıl seyredecek?

* * *
ALİ SAMİ BEY, ARNAVUT MU?
Galatasaray'ın yeni transferi Cana sıkı bir Arnavut milliyetçisi. Galatasaray'ı tercihinde Ali Sami Yen'in de etkili olduğunu söylemiş. Ali Sami Yen'e "Bizden" göndermesi yapıyor. Kısmen haklı ama mutlak doğru kabul ettiği şeyler onun sandığı gibi olmayabilir. Ali Sami Bey'in babası Şemsettin Sami (Fraşeri) ile kardeşleri Naim ile Abdül Fraşeri Arnavut tarihi için önemli isimlerdir. Ama Şemsettin Sami'ye atfedilen meşhur "Arnavutluk Ne idi, Nedir, Ne Olacak?" kitapçığı imzasız bir yayındır ve Şemsettin Sami'nin olmayabilir. Ayrıca Şemsettin Sami, Arnavut ulusunun Osmanlı'dan ayrılmasına karşı olan biriydi. Dünyadan göçtüğünde de (1904) ne Galatasaray kurulmuştu, ne de Arnavutluk? Ayrıca Türk edebiyatına da büyük emekleri oldu. Kaldı ki, oğlu Ali Sami Yen'in Galatasaray'ı kurma sebebi, kendi ifadesiyle şöyledir: "Maksadımız, İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmekti."

* * *
LAFOLOJİ
Arda Turan ile Sinem Kobal'a "Demet Akalın- Önder Bekersir" benzeri 24 saatlerinin çekiminin yapılacağı bir TV programı yapma önerisinde bulunulmuş... Reklam filmleri, TV programlarıı derken, artan zamanlarında da futbol oynar artık...
Beşiktaş, Guti'yi alıyormuş... Bu kadar yabancı futbolcuyla, Avrupa'da bir ligde mücadele etmeyi planlıyorlardır herhalde...
Del Bosque'nin İspanya'sı Dünya Şampiyonu olmuş... Adama "Yeniköy Kasabı" lakabını takan Nevzat Demir, şirketine İspanyol bayrağı asmış mıdır acaba?
Aykut Kocaman, Güiza'yı İstanbul'da bırakmış... Güiza koca Fenerbahçe'yi iki sezondur ortada bırakıyor da Fenerbahçe onu İstanbul'da bırakmış çok mu?
Adnan Sezgin, güneşlenen futbolcuların fotolarının çekilmesine tepki göstermiş...
Suç sende değil, güneşte... Ne o öyle, ortaya çıkıp çıkıp insanı terletiyor öyle!..










Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor