Yanal'ın krizi!

Ersun Yanal'la yemek yiyoruz.
Saat 20 civarı... Garson sipariş almak üzere masamıza geliyor. Yanal'ın siparişi sadece salata... Sigara ve alkol kullanmıyor. Gece boyunca bol bol su içiyor. Bunları neden mi yazıyorum? Geçtiğimiz hafta Yanal'ın kalp rahatsızlığı geçirmesine en çok şaşıranların başında ben vardım.
Zira kendine bu kadar iyi bakan, her gün düzenli spor yapan bir insanın kalbi nasıl oluyor da 50 yaşından sonra teklemeye başlıyor? Hayatı boyunca spor sahalarında olan Yanal'ın stresi Fenerbahçe'nin başına geçince arttı elbette... Kulüpte sadece futbol takımıyla ilgilenmiyor. Büyük takımın hocasının derdi de büyük oluyor. Ersun Yanal'a tavsiyem; yükünü biraz olsun paylaşsın. "Her işe ben koşarım, her işi ben yaparım" mantığıyla kendisini yoruyor. Mesela idari menajer Hasan Çetinkaya'ya daha aktif görevler verilebilir. Böylece Yanal'ın yükü hafifler.

***

Eğer futbol aleminde stresten konuşuyorsak; Aziz Yıldırım'dan bahsetmemek olmaz.
Aziz Yıldırım yaklaşık 15 yıldır stresin tam ortasında yaşıyor. Özellikle 3 Temmuz'dan sonra sıkıntıları çok fazla arttı.
Sadece cezaevine girmek dahi normal bir insanın psikolojisini tamamen bozabilecekken Aziz Yıldırım'ı etkilemedi bile...
Her insanın stres kaldırabilme eşiği farklı... Bazısı en ufak sıkıntıları kaldıramazken, kimisi de stressiz yaşayamıyor! Aziz Yıldırımgibi...
Yıldırım; stresten, kavgadan, mücadeleden besleniyor.
Emin olun; Yıldırım'ın hayatından stres çıkarsa yaşayamaz!
Zira bunu yaşam tarzı haline getirmiş! Ülkemizde her şeyi abartarak yaşadığımız için stresten uzak bir iş yapabilmek neredeyse imkânsız.
Herkese sağlıklı, stresten uzak, uzun bir ömür diliyorum. Her şeyi kafaya takmayın ve çok fazla ciddiye almayın. Üstat Necip Fazıl'ın söylediği gibi; "Fazla ciddiye almayın şu hayatı. Nasılsa içinden canlı çıkamayacaksınız!"