İpin ucu kaçtı

Hava şartlarının oldukça ağır ve açıkçası bu şartlarda hiçbir canlının uğramak istemediği Olimpiyat Stadı'nda oynamak zorunda kalan futbolcuların halini varın siz düşünün. Hem de hiçbir gayesi kalmamış iki rahat takım olunca iş daha da zevksizleşiyor.
Bu saha şartlarının olduğu bir maçta futbolcular da farkına varmış olacak ki sürekli uzaktan şutlar ve duran toplarla pozisyon aradılar.
Doğal olarak ilk yarım saatte iki takım da pozisyona dahi giremedi. Fakat rakip takıma karşı golsüz maçı olmayan Baros yine sahnedeydi.
Rüzgarlı havalarda topun yerden oynanması gerekirken sürekli havadan yapılan ortalar ya kaleciye ya da auta gitti.
Özellikle Stancu bunu çok yaptı. İlk 45 dakika nasıl geçti anlamadım.Maç izlediğimin bile farkında değildim adeta. Sahada ne oynanmaktaydı. Çok can sıkıcı bir durum ama maalesef Türk futbolunda artık bunlara alıştık. Tabii bu Galatasaray gibi büyük bir camia için çok daha vahim bir durum.

Kupa bu rezilliği örtmez
İstanbul BŞB'de galip gelmek için ilk hamleyi 60 dakika sahada görünmeyen Gökhan yaptı ve müthiş bir asistle golü attırdı.
Hem de 1 değil iki tane birden. Bu iki golden sonra işler tersine döndü. İlk yarı rüzgarın oynattığı sarı-kırmızılı oyuncular, ikinci yarıda rüzgara karşı bayağı bir dağıldılar.
Soğuk iyice dondurmuş olacak ki Culio, Stancu, Kazım ve diğerleri adeta buz kestiler ve hiçbir varlık gösteremediler.
Nasılsa yenilmeye artık alışan oyuncular bu alışkanlıklarını sürdürmek için olsa gerek hiçbir çaba sarfetmediler.
Hagi zaten artık ipin ucunu bırakmış. Değişikliklerde kafa yapar gibiydi. Ama asıl kafayı onla yapacaklar farkında değil.
Kazanılması bile şüpheli olan kupa bile bu rezilliği bence örtemez. Çünkü bu başarı değil, o formayı giyen oyuncuların onuru olacaktır.
Eğerki biraz taraftara ve camiaya saygıları kaldıysa, bu iğrenç geçen sezonu bir şekilde telafi etmeliler. Yoksa bırakın yollanmayı, valizlerini bile toplayacak vakit bulamayabilirler.