02 Eylül 2011 | Cuma

Babam diyor ki...

Fenerbahçe'nin 89 sicil numaralı kongre üyesi, 83 yaşındaki babam Necati Bilgiç, artık köşesine çekildi. Ama son durumları gördükten sonra yüreğindeki acıyı, yılların tecrübesi ile birleştirerek, bir analiz yaptı. Futbol tarihimizi de allak bullak eden süreç ile ilgili yorumunu sizlerle de paylaşmak istedim. İşte Necati Bilgiç'in sözleri: Kardeşim kadar sevdiğim için sayın kelimesini kullanamayacağım Mehmet Ali Aydınlar daha federasyon koltuğuna ısınmadan futbolumuzu yerle bir eden ve neredeyse tribündeki taraftarları bile kapsayacak bir şike iddiası ile karşılaşmıştır. Ondan sonraki safhayı hepimiz biliyoruz. Federasyon da UEFA da yanlışlar yaparak bugüne gelindi. Şimdi en kısa yoldan, en adil ve haklı şekilde duruma çare bulunmasının zamanıdır. Bana göre herkesi tatmin edecek, en gerçekçi formül de şudur: Nasıl kararlar çıkarsa çıksın, ligler sezon sonuna kadar devam etmeli, futbolun bütün programları kesintisiz uygulanmalıdır.

Suçlu cezasını çekmeli
Gelecek sezon başında, mahkemeden kesin bir karar çıkmamışsa, gelecek yıl da aynı uygulama sürmelidir. Yargı sonuca varıp, kararlar temyiz tarafından onaylandıktan sonra çıkacak sonucu, federasyon o sezon başlamadan önce uygulamaya koyarak, varsa suçlular cezalandırılmalıdır. Fenerbahçe ile Futbol Federasyonu arasındaki soğukluk giderilmeli ve barış sağlanmalıdır. Federasyon önce hatalı şekilde Şampiyonlar Ligi'nden ihraç edilen Fenerbahçe'nin mali kaybını bir nebze de olsa azaltmak için verdiği 2 maçlık seyircisiz cezasını kaldırmalıdır. Esasen F.Bahçe seyircisi çok sevdiği başkanının durumunu dünyaya duyurmak ve dikkat çekmek için hakemlere, rakip ve kendi oyuncularına en ufak bir saldırıda bulunmadığı halde, maç bitmeden sahaya girdiğinden, verilen ceza adil değildir. Bunun çok daha vahiminin yapıldığı Bursa'da cezalar affedilmiştir. Bu nedenle F.Bahçe'nin cezası da kaldırılmalı. Aydınlar federasyonu böyle yapmakla bütün kulüplere eşit davrandığını ortaya koyar ve dostluk için de ilk adımı atmış olur.

* * *
KOCAMAN'A GÜVENİN
Fenerbahçe taraftarı kulübünün krizden çıkması için elinden geleni yapıyor. Yürüyüş veya protestoların yanı sıra mali olarak da büyük çaba içindeler. Bir kulübü de büyük yapan zaten budur. Mali kriz iki türlü çözülebilir. Ya yöneticiler ellerini ceplerine atacaklardı ya da varlıklar satılacaktı. Fenerbahçe ikinci seçenekten gidiyor. Talibi çıkan her oyuncunun gönderilmesi, takımın yeni sezondaki performansı ile ilgili herkesi endişeye itti. Doğaldır. Son hazırlık maçlarını izledim. Fenerbahçe'nin artık gerçek bir takım olduğunu, nasıl oynayacağını bilen ve anlamaya başlayan futbolculardan oluşmaya başladığını gördüm. Elbette daha iyi oyuncu ile, daha farklı olursunuz. Ama Aykut Kocaman'ın Süper Lig başladığında ortaya yine iddialı ve vazgeçmeyen bir takım çıkartacağından şüphem yok. O yüzden destek devam etmeli ve sahadakiler için güven ortamı hazırlanmalı. Bu takım küllerinden doğmayı başarmak zorunda. Vazgeçmek Fenerbahçe'ye göre değildir. Esas savaşan takım, "Sonuna kadar" diyenler şimdi gelecek sahaya.

* * *
SAMİMİYET SINAVI
Kulübün mali olarak iyi idare edilmediğini çok yazdım. Aşırı borçlanmanın yaratacağı sorunlara çok dikkat çektim. 400 milyon dolar borçtan bahsediyor bazıları. Demek ki, yıllardır saklanan bazı rakamlar var. Tüm bunlar gizli kapaklı yapılırken, bugün Gönüllüler Derneği, "Fenerbahçe'nin UEFA karşısındaki haklarını iyi savunmadı" diyerek Mehmet Ali Aydınlar'ı Haysiyet Divanı'na verdi veya verecek. Eğer bu insanlar Fenerbahçe konusunda samimi duygular taşıyorlarsa, Genel Kurul'dan yetki almadan hisse senetlerini rehine verenler hakkında, bunu bilen ve bilmezden gelen, veya bilmeyen ve araştırmayan Denetleme Kurulu hakkında da aynı işlemlerin yapılmasını isterler.

* * *
KRİZİN PERDE ARKASI
Aslında 8 Mayıs'taki mali kongrede başkan Aziz Yıldırım açıklamıştı ve asbaşkan Ali Koç da son beyanlarında bir daha söyledi. Bankalardan kredi almak için, kulüp bünyesinde olan hisse senetleri teminat olarak gösterildi.
Bu durum çok tartışıldı. Bilanço raporlarında böyle bir durum yok. Çünkü hiçbir Fenerbahçe yönetimi, Genel Kurul'dan yetki almadan kulübün çivisini satamaz. Denilebilir ki: "Bu durum satmak değil. Krediyi ödediğimiz sürece sorun yok." Ama ya ödeyemezsiniz.
Muhtemelen bugünkü mali kaosun temel noktası da buna dayanıyor. Hisse senetlerindeki düşüş nedeniyle, kredi veren bankalar ekstra teminatlar istediler. Ellerindeki hisse senetlerinin değerini yeterli bulmadılar. Eğer tatmin edilmezlerse, bu hisseleri SPK'ya verir, nakite çevirir, alacaklarını tahsil ederler.
O zaman ne olur?
Yönetim, Genel Kurul'dan yetki almadan Fenerbahçe'nin mallarını satmış olur.
Futbolcuların birer birer satılması, taraftarın ekonomik yardım için kampanyaya davet edilmesinin ardında yatan muhtemel gerçek de budur.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor