Sevinme dilekçesi!

Fenerbahçeli futbolcular, galibiyet sonrasında sevindiler. Abartılı hareketler de yapıldı. Sonuçta kazanan tarafın üzülecek hali yoktu. Daha ölçülü yaşayabilirlerdi, o kadar… Unutulmasın; bir maç sonrasındaki sevincin büyüklüğü rakibin değeri ile orantılıdır. Beraberlik sonrası Galatasaray taraftarlarının sokakları dökülmesi Fenerbahçe'yi büyütür, değerli kılar. Aynı şekilde Fenerbahçeli oyuncuların veya taraftarların son galibiyeti yaşamak istemeleri, Galatasaray'ın gücünden, zorluğundan ve neticenin değerinden kaynaklanır. Her iki taraf da tepki göstermek yerine, kıymetlerini bilmeliler.
Ama maç sonrasına bakıyoruz; kendi sahasında yenilenlerin üzüntüleri değildi işlenen, galip gelenlerin neden sevindikleri sorgulanıyordu.
Hatta daha da ileri gidildi, yayıncı kuruluşun muhabirinin gülümsemesi bile büyük olay yapıldı. İnsani tepkiler için yeni standartlar oluşturulmaya çalışıldı.
Bundan sonra Galatasaray'ın kaybetmesi halinde sevinmenin, mimik yapmanın, gol attıktan sonra arkadaşlarına sarılmanın TT Arena'da yasaklanmasını gündeme getirelim! Hatta ligler başlamadan önce rakip kulüpler, futbolcuları, teknik adamları, onları takip eden muhabir ve yazarlar ile stada gelme başarısını elde eden taraftarlar, galibiyet veya gol atılması halinde sevinme isteklerini bir dilekçe ile iletsinler!
Onay verilenler, sevinsin…
Diğerleri kutlamalarını üzülerek yapsınlar…

Resultante importante
Fenerbahçe, TT Arena'da Galatasaray'ı yendi. Maç bittiğinde iki tarafın görüşleri de aynıydı. Fatih Terim; "Böyle bir oyundan sonra oyuncularıma kızamam" dedi. Aykut Kocaman, "İyi futbola puan verilse, G.Saray galipti" açıklamasını yaptı. Ama bu sonuçla lig yeniden başladı… Hatırlayacaksınız. Fatih hoca, yurt dışında oynadığımız bir maç sonrasında yabancı basın mensuplarının, oyun ile skorun örtüşmediği yönündeki sorularına tarihi bir cevap vermişti: "Resultante importante…" (önemli olan sonuç) ve eklemişti; Look at the tabela" (Tabelaya bakalım)… Yani detaylar değildir konuşulması gereken…

Marmaris
Küçük oğlan 11 yaşında ve lisanslı yüzücü.
Türkiye Şampiyonası için biz de onunla birlikte Marmaris'e gittik.
Türkiye'nin dünyadaki cennet olduğuna bir kez daha şahit olduk. Eski dost Mustafa Sarıipek ve Mustafa Kara, Marmarisspor'un eski Başkanı Mehmet Fidan ile geçti saatlerimiz.
Çok iyi bir organizasyona imza attı Yüzme Federasyonu ile Marmaris Belediyesi… 100'ü aşkın çocuk, 20'ye yakın ilden gelip kaynaştılar, yarıştılar. Bu arada aileler onlardan daha fazla heyecanlandı.
Marmaris bu sene sporda atılım yapıyor.
Cennet koylarına dinlenmenin yanında, heyecan da katıyor. Otellerin biraz daha titiz yönetilmesi, kaliteyi de yükseltir. Fiyatlar hesaplı ve orta seviyeye hitap ediyor. Bu sene tatil planı yapmadıysanız, Marmaris'i hesaba katın derim.
Bu arada bizim ufaklık; Alp, 50 metrede Türkiye ikincisi oldu. Yarım salise ile… Onunla gurur duyduk.
Darısı sizin de başınıza…

Yatacak yerleri olmaz
Geçen yılın 17'de 16'sı, 3 Temmuz'dan sonra gölgelere girdi. Fenerbahçe'nin oyuncuları da, teknik direktörü de, o maçlara gidip seyretmiş olanlar da isyan ettiler. Çünkü alın terlerinin küçültülmesi ve yok edilmesi tehlikesi ile karşılaştılar. Bugün-yarın Etik Kurulu raporu açıklanacak. Mahkeme süreci devam ediyor. En başından beri biz de sahanın temiz olduğunu iddia ediyorduk. Fakat bu sürecin bir başka yönü daha var. Galatasaray maçında sahasında kalan ve oyuna ortak olmayı düşünmeyen Fenerbahçe'yi görünce, birden bire gidenler aklımıza takıldı.

Fatura çok ağır
Eğer; Niang ve Emenike önde olsaydı, Lugano ve Andre Santos ile birlikte, orta sahaya (söylenenlere göre) Lassana Diarra gelseydi, bu takım böyle mi oynardı, yoksa öyle mi oynatılırdı? Düşündükçe, kaçan fırsatın, yapılacak gövde gösterisinin, Şampiyonlar Ligi'nde kat edilecek yolun uzunluğu gözümüzün önünden geçiyor. Fenerbahçe'yi kim bu sürece sokup, kim bu kayıpları yaşattıysa yatacak yeri yok. Ne karar verecekler bilemiyorum ama bu sene çekilen çile ve oluşacak tablonun faturası ağır kesilir.