Sen en iyisi git!..

Avrupa Ligi maçının ilk ayağında ikinci golü yiyince elindeki plastik su şişesini yere çaldı Rijkaard. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Ve bünyede yaralar türlü türlüdür. Benim devrik cümlelerle yazdığım için anlaşılamadığımı söyleyen tosunlar şimdi beni ve Rijkaard'ın 'şişeyle oyun olmaz!' dememi bi kez daha okusunlar: 'Git artık Rijkaard! Git!' Biz mi topu hiç bilmiyoruz ya da tersi mi onu takdirine bırakıyorum alemin. Alem bilir topun nereden geleceğini?
Geldiğin günlerdeki halini hatırlıyorum; onlarca kaseti alıp 'G.Saray'ı bir izleyeyim hele' deyip memleketine dönmüştü. Bilime inanırım. Bilimsel çalışan hocalara da. Sen; 'Sabri kitap okumalı!' dediğinde paniklemiştim aslında. Çünkü alemin şöyle diyeceği günler yakın olmuştu; 'Kitap okiiycaana oyunu oku kardeşim!' Kasetten takımı okumak, oyun kurgusunu yorumlamak için kitaba ihtiyaç duymak, bilimin insan kafasını açan aydınlığından medet ummak... Hepsi hoş. Hoş ama sadece hoş işte. Oysa o hoşluğun G.Saray'ın halini değiştirsin, hoşluktan bir yükselişe geçsin istiyorduk. Oysa bir hoş seda yetmezdi G.Saray sevdalılarına.

TÜKÜRÜK BİZE TERS...
Nonda'nın gönderilip yerine Jo'dan medet ummak yanlışıyla başladı Rijkaard lige. Buna Kewell'ın Baros'un sakatlığı ve orta sahasızlık da eklenince bugün yaşanılanlar kaçınılmaz oldu.
Keita'dan yarım yol yararlanan G.Saray, gol için önce orta saha üretkenliği gerekir ilkesini tamamen terk etti. İzleyin bütün maçları oyun sarı-kırmızılıların hangi oyuncularıyla rakip arasında geçiyor. Dahası hangi oyuncular oyunun galibiyete çevrilmesi için 'çaba' sarf ediyor? Kalecisiz, defanssız, orta sahasız ve ilerisiz oynuyor G.Saray. Çok mu abarttım? Hadi canım siz de.
Diyelim oyunu zenginleştirecek kadroya sahip değilsiniz, peki sizin teknik direktörlüğünüz?
24 Haziran 1990... Dünya Kupası'nda 2-
1 Almanya'nın galibiyetiyle biten karşılaşmada Rudi Völler'e iki kez tükürüp tahrik etmiş ve itiraz eden Alman bu yüzden sarı kart görmüştü.
Belki elindeki şişeyi yere atmaktansa 'tükürerek' bu işi çözebilir Rijkaard.
G.Saray, tarihinin transfer ve kadro kurgusu açısından en basiretsiz dönemini yaşıyor zaten.
Hollandalı esmer, bilimsel yöntemden vazgeçsin ya da bir an önce gitsin.
Tükürük de bize ters çünkü...