30 Kasım 2010 | Salı

Taş-Kağıt-Makas

İhsan Oktay Anar hoca ile birlikte edebiyatımızın en iyi sarmal kurgucularından biri olduğunu geç de olsa fark ettiğim Yunus Nadi ödüllü Ayfer Tunç'un Yeşil Peri Gece'sini okuduktan sonra retrospektif* bir okuma yapmak farz olmuştu. Daha önce sadece "Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" vardı kitaplığımda.
Bir Karadeniz kentindeki bir Ruh Sağlığı merkezinden hareketle hayatın tümünü anlatan "Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi" romanıyla başladım. Olağanüstüydü.
Sırada "Taş-Kağıt-Makas" vardı. Adını bir doktorun ağzından anlatılan üçüncü öyküsünden alan kitap, insan ruhunda dokunmadık yer bırakmıyordu. Bilindik bir oyun Taş-Kağıt-
Makas: Makas kağıdı keser, kağıt taşı sarar, taş makası kırar. Şenol hoca ise bunu "Biz onu yendik, o bunu yendi, o bu da şunu yendi" şeklinde anlatıyor haftalardır, herkesin birbirini yenebildiği bir ligi tarif ederken.
Hoca haklı aslında, bıraksalar herkes birbirini yenecek. Mesela, 3 bininci golü tüm haftayı kaplayan Alex'in bacak kırıcı tabanının hakkı daha "Halisane*" şekilde verilse, gol atacak ayağı kalmayan Fenerbahçe, Belediye'ye yenilecekti büyük olasılıkla. Tamam, taş makası kıracaktı da, o şekilde değildi herhalde. Başka şeyi kastetmiştik biz futbola verdiğimiz yeni oyun adıyla: Makas kağıdı kesecek, kağıt taşı saracak, taş makası kıracak. Düdük adil çalacak, taban, tekme tedavülden kalkacak.

Kültür parıltıları çoğalıyor
Eski öğrencisi Tolunay'ın sinirine hakim olamadığı maçta taş gibi rakibini kolay geçen Güneş'in futbola felsefik bakışını yeni öğrencisi Engin ne kadar anlayabilecek acaba? Aslında Engin'in yaramazlığı hem hocasına, hem takıma hem de bazı arkadaşlarına artı olarak yansıdı geçen hafta. Hocanın kısmen, kendilerinin ise tümden unuttuğu isimler, Yattara ve Alanzinho tekrar vizyona girdi ligde.
Bu tip oyuncuların her zaman alternatifler olarak hazır bulundurulması gereğini en çok da kendilerinin bilmesi gerekiyor sanırım. Futbol tarihimizin en çok kitap okuyan oyuncularından biri olan, ancak bu derinliğini sinirini kontrole ve güleryüze çevirmekte pek başarılı olamayan Tolunay Kafkas F.Bahçe galibiyetinden sonra saha sonuçlarının palyaço gibi olduğunu söyleyerek Şenol hocasının izinden gitmeye çalışmıştı. Lakin eski kaleci yeni Güneş kalitesinde söz Kewell'dan yediği gol sonrasında genç kaleci Cenk'ten geldi: "Nietzsche'nin çok sevdiğim bir sözü vardır. Unutan iyileşir. İleriye sağlıklı bakmak için bu golü hafızamdan sildim." Saman alevi gibi parlayıp sönen futbol kalitemizin arasında, bu tür kültür parıltılarının çoğalması elbette hepimizin dileği.
Velhasıl, oyun belli oldu artık, Taş-Kağıt-
Makas: Makas kağıdı keser, kağıt taşı sarar, taş makası kırar. Ve Güneş: Şampiyon olur veya olamaz ama her şeyi aydınlatır.
* RETROSPEKTİF:
Sanatçının özellikle ilk dönemlerinde meydana getirdiği eserlerinden oluşmuş sergi.
* HALİSANE: Temik yürekle, içtenlikle.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor