09 Eylül 2011 | Cuma

Neyi değiştirelim?

Bu ülkede uzun çalışmalardan sonra bir yasa çıktı: Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun... En çok da profesyonel spor ya da futbol kurumlarını ilgilendiren bir kanundu. Diğer konular ile birlikte, zaten ahlaksızlığın dik alası olan şike konusunda da ciddi cezalar getiriyordu.
Sonradan öğrendik ki (!) meğerse yasa çıkarken kulüplerin haberi yokmuş. Kulüpler şeyi toplantısından sonra bir kulüp başkanının açıklamasından anladık bunu. Diyor ki, "Yasa çıktığında kulüplerin bir bilgisi yoktu, kabahat mecliste değil kulüplerde."

Komik ötesi bir şey
Bak muhterem! Bir hukuk ülkesinde vatandaşlar her yasadan haberdar olmak zorundadır. Bir suç işlendiğinde, ben bunun suç olduğunu bilmiyordum, demek gibi bir hak yoktur. Üstelik o yasa doğrudan senin birincil yetki ve sorumluluk alanındaysa, böyle bir açıklamada bulunmak komik ötesi bir şeydir.
Kabahat tam da sizin dediğiniz gibi kulüplerdedir.
Üstelik o kabahat sadece yasayı bilmemekle sınırlı değildir, yasaya muhalefet etmeyi de içermektedir. Siz kendinizi çok zeki falan zannedebilirsiniz ama devir artık o devir değildir.
Bu nasıl kulüpler şeyidir ki, son başkanı; UEFA Asbaşkanı Erzik'in de söylemek zorunda kaldığı gibi- yasaya muhalefet iddiasıyla cezaevindedir. Onun yerine "onursal" sıfatıyla açıklama yapan üyesi ise futbolda temizlik şansı baş gösterdiğinden beri ileri tutarı olmayan, kurumu insanlık onurunun temel değerlerinden gün geçtikçe uzaklaştıran sözler söylemekte ve şöyle devam etmektedir: "Böyle bir yasa kulüp ve başkanları çok zorluyor. Bu yasa devam ettiği sürece kulüpler yönetici ve başkan bulmakta büyük sıkıntı çeker."
İlginçtir, kulüpleri, bir kısmı çok uzun süredir, bir kısmı da bir süredir yöneten bu beyefendilerin bugüne kadar, Türkiye'de şike yoktur, söz konusu kulüpler de şike yapmamıştır, gibi bir açıklamasına rastlamadık soruşturmanın başından beri.
Belki yapıldığını düşünüyorlar, belki zaten bilenler vardı. Yani futbol ailesi adına bir masumiyet iddiası seslendirmediler hiç.
Sadece ceza olmasın ya da göstermelik hafif cezalar verilsin, diyorlar.
Bir de "Hepimiz biriz" açıklamaları var ki çok tuhaf geliyor kulağa. Dünkü açıklamaların altına yorum yapan bazı futbolseverler "Yasa böyle kalırsa, yönetici bulamazsınız" demenin "Yaptık yine yaparız; ama ceza veremezsiniz" şeklinde algılanabileceğine işaret etmişler ki gerçekten çok hayal kırıcıdır. Ayrıca, meselâ istenen değişiklik hallolur da, şike yapan yönetici ceza alır ama kulüp kurtulursa, bunun kulüplerin yönetici bulmasına nasıl bir katkıda bulunacağına da bir türlü anlam veremiyor insanlar.
Dahası, aslında en başı ise şu: Başkan ve yöneticiler genel kurul üyelerinin oylarıyla resmen seçilip kurum adına tüm yetkiyi kullanıyorlar.
Bu nedenle onların her yaptığı kurumu bağlıyor. Bu uluslararası ilişkilerde, siyasette ve ticarette de böyledir ve aksi düşünülemez.
Ha belki de, adamlar şike suç olmaktan çıkarılsın, tümden serbest kalsın demek istiyorlar. Kendi yöntemleri dışında başka bir yönetici tipinin olamayacağı, onlar bırakır giderse futbolun biteceği gibi patolojik bir düşünce yapısına sahipler. Ortada sadece ciddi şekilde kirli bir düzen değil, had safhada bir mantıksızlık, tutarsızlık var yani.
Bu kadar çelişkinin, bu kadar inkârın altında ağır bir mahcubiyet yatıyor olabilir, uzmanına danışmak lazım.
Bizim esas anlayamadığımız, bu beyefendilere bu hakkı kimin verdiğidir. Hem suç işleyecekler, hem de cezası olmasın diyecekler.
Bunu becermek için de "Suç mecliste değil bizde" diye de baştan siyasete sempatik görünmeye çalışacaklar. Ve bu meclis, bu siyasi irade de buna olur diyecek, öyle mi? Olur verirse, buna temiz toplum hedefinin neresinde buna yer bulacaklar acaba?
Aslında bu ülkenin namusuyla çalışan ama 3 şampiyonluğu gasp edilen futbol filozofu çok net söyledi olması gerekeni: "Yasaları değil, kendinizi değiştirin." Ekini de biz verelim: "Değişemeyeceğinizi düşünüyorsanız da, bir an önce gidin." Kimse futbolumuzun yaşadığı bu krizi ekonomik çıkarlar, futbolumuzun geleceği gibi saçma sapan laflarla yönetmeye çalışmasın lütfen. Sosyal devlet ve birlikte yaşama kültürü önce başkalarının hakkına saygı göstermeyi ve yasal kazancı anlatır bizlere.
Bunlar sadece futbolun değil, her sektörün ekonomik hacminden çok daha öncelikli değerlerdir, öyle olmalıdır.
İkincisi, bu kulüplere mevcut yönetim anlayışları ile ne kadar para kaynağı bulsanız, onları o kadar güçlendirmez, aksine o kadar borç altına sokarsınız.
Üçüncüsü, gerçek futbolsever, sonucu manipüle edilen bir maçı 12 kameradan izlemektense, dürüst, mertçe bir mücadeleyi üç kameradan izlemeyi tercih eder.

Umut ışığı doğdu
Görmek isteyen görüyor: Bu ülkenin üst düzey futbolu kirlenmiş. Ortada bir tuhaf düzen, bir garip düzenek var. Bu düzene yöneticiler, teknik adamlar, oyuncular, menajerler, medya mensupları, aracılar, çantacılar, değnekçiler, teşrifatçılar destek veriyor, destek (!) alıyor.
Çok samimi söylüyorum, bu düzenin yıkılacağına dair içimizde en ufak bir umut yoktu, ancak birden ciddi bir umut ışığı doğdu. Elbette temiz futbol isteyenlerle düzenekçiler arasındaki bu maç gollü geçecektir, sonuç ancak uzatmada belirlenecektir. Ancak inanıyoruz ki, sonunda kazanan bu ülkenin temiz ve aydınlık insanları olacaktır...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor