25 Ağustos 2010 | Çarşamba

Erkekçe

Trabzonsporkarşısında, Alex'in yokluğunu "Aykut Kocaman devrimi" olarak niteleyenlere karşılık...
Bizim de bir savunmamız var. Alex'in varlığı, galibiyetin sebebiydi...
Topu ayağında tutacak, rakip defansın derinliğine paslar atacak birine ihtiyacı vardı takımın. O adam Alex'ti... Aykut Kocaman ihtiyaç halinde 75 dakika beklettiği bir adamı, parça parça harcayarak devrim yapıyor öyle mi? Devrim erkekçe yapılır, sinsice değil. Devrim yemek masalarında yapılmaz, meydanlarda yapılır! "Alex'i istemiyorum" diyecek yüreği olmayan adamdan, ne militan olur, ne devrim yaveri!.. Önce PAOK, sonra Trabzonspor...
Koskoca Fenerbahçe takımı, ne oldu da, yenilgileriyle gurur duyan bir takım oldu?
Ayrıca takımın sorunu Alex değil savunma.
Gerçekleri görmek istemeyenler, meseleyi başka boyutlara taşıyorlar. Bu medyatik avukatlar, Fenerbahçe'nin derin devletidir. O yüzdendir ki...
Cellatlarından akıl alanların, kazanacağı maçları kaybetmesinden doğal bir şey olamaz! Şenol Güneş'i kimse konuşmuyor.
Harika bir galibiyet aldı.
Göreve geldiği günden beri, takımın aciz yanlarını sabırla onarıp, Trabzonspor'u başka bir yola taşıdı.
Çuvalla para harcayarak yapmadı bunları.
Onda kazanmanın da, kaybetmenin de bir ahlakı ve felsefesi var. Medyanın değil, aklının kölesi... Ama ne utançtır ki, onun başarısını konuşmayanlar, Aykut Kocaman'ın başarısızlığına ödül dağıtıyor.
Televizyonlar, bu ülkenin 12 Eylül'den sonra gördüğü en büyük darbedir.
Bırakın futbolu, bu yorumcu cehenneminden, çocuklarımızı yara almadan kurtarmak bile mucizedir. Haftanın diğer meselelerine gelince. Beşiktaş ve Galatasaray "error" verdi.
Ama hala hesap vermeyi reddedenler var. Galatasaray, içten de iyi yönetilmiyor, dıştan da... Galatasaraylı futbolcular, hakemin üzerine yürümekle, rakibi futbolla boğmak arasında bir tercih yapmalı.
Yoksa tarihi bir sezon onları bekliyor. Beşiktaş kendi gerçeklerini afişe etti. Schuster'in korkaklığını dışa vuran ilk sinyaldir bu. Korku duvardır ve Beşiktaş Kulübü'nün hiç sevmediği bir sözcüktür. Ayrıca büyük kaleler içten çökertilir. Beşiktaş'ın içindeki Truva Atı'da Nihat Kahveci'dir. Bu kompleksli ve bencil adam! Bursaspor'da bir kaptan var. Ömer Erdoğan... Esas duruşu ölüm bozar diyecek kadar, formasına sadık biri. Galatasaray maçının en değerli emekçilerinden biriydi.
Böyle birini keşfetmek onuru Ertuğrul Sağlam'a nasip oldu. Gökhan Zan gibilerine milli takım forması giydirmek de, Oğuz Çetin'e nasip oldu.
O yüzden Ömer Erdoğan gibileri, yürekli insanların gönlünde kalmalı. Haftanın genci Fenerbahçe kalecisi Mert Günok'tu. Bu delikanlı, Fenerbahçe kalesini yıllarca elleriyle örecek, göreceksiniz.
Maç gecesi, hakem eskisi Bülent Yavuz, Mert'i bilgisizce eleştiriyordu. "Bu gençten kaleci olmaz, boyu Cenk'ten de, Volkan'dan da kısa." Hakemin gözüne gözlük sloganı, Bülent Yavuz gibileri için icat edilmiştir.
Beşiktaş kalecisi Cenk'in boyu 1.88.
Volkan Demirel
'in boyu 1.91. Mert Günok'un boyu 1.95. Hakem eskileri için, hızlandırılmış adaletli yorum kursları başlamıştır.
Ama önce aynaya bakmak şartıyla...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor