17 Eylül 2010 | Cuma

Rijkaard sahnesi

Türkiye'ye geldiğinde, Galatasaray için devrim adamı diye düşünmüştüm. Rijkaard, küçük düşlerin pahalı adamı olarak kaldı.
Sızlanırken sistemin açıklarından yararlandı da, Galatasaray'a hiç yararı dokunmadı. Kendi dışında gelişen olaylara seyirci kaldı. Nonda'nın gidişiyle başlayan hüsran serüveninde, kendi hükümsüzlüğünü ispat etti. Keita'nın gidişiyle de mührünü bastı.

***

Hakim olması gereken ortamda, Tanrı misafiri gibi durdu.
Önüne konanı kabul etti, yumruğunu masaya vuramadı.
Transferde bir trende cam kenarında oturup, manzarayı seyreden adamlardan farksız davrandı.
Satılan adamlarla, alınan adamlar arasındaki mesafede, kendi kendine dolanıp durdu. Galatasaray, onunla eski ruhunu yakalamayı hedeflemişti.
O, geldiğinde tarif ettiği yolun aksi yönde yürüdü.
***

Kendinden önceki sezon beşinciliğini örnek gösterip, geçen sezon ligi üçüncü sırada bitirmeyi başarı saydı.
Maç kaybetme endişesiyle, kendi benliğini kaybetti. Mücadele ve inanç, olmazsa olmaz futbol genelgesidir. OnunlaGalatasaray'ın klasik ruhundan eser kalmadı.
Bu takımın yenilgisi bile alkışlanırdı, galibiyetleri bile eleştirilir oldu.
***

Rijkaard'ın 10 yabancıdan şikayeti yokmuş.
Kendisini kurtarmak için sığınacağı en çaresiz liman.
En korkak tavır..
O yüzden 10 yabancıya karşı durmayan bir teknik adama cümlemiz karşı durmalıyız.
Gençlik ateşine, altyapı zenginliğine soyunmayan birinin, günü kurtarmaktan başka ne amacı olabilir ki. Galatasaray'ın kökü altyapıya yöneliktir de, Rijkaard'ın kırılan cesaretini kim kazandıracak?
Kendi elleriyle gömdüğü Avrupa hayallerinin yarasını, bu sezon hangi büyük hedefle onaracak?
***

Rijkaard, bizim gözümüzde büyük futbolcu ama...
Asla büyük teknik adam değil.
Ve o yüzdendir ki...
Hala geçmişiyle sahne alıyor.
Geleceğiyle değil.

* * *
İÇLERİNDEKİ NEFRETİN ÖCÜNÜ ALIYORLAR!
Ekranlardaki futbol yorumcularına bakıyorum. Reyting zavallılarına.
Hakemlerin üzerinden geçinmelerine set çekildi.
Şimdi yeni saldırı alanları arıyorlar.
Bir teknik adama saplanan bıçaktan bile, kendilerine pay çıkarma sevdalısı oluyorlar.
Köpek dişleriyle çiğniyorlar meseleyi.
Gerçekleri hazmedemiyorlar.
Ayık olmadıkları için ayakta kaldıklarını görebilmek mümkün değil.
Garip bir telaşları var.
Popüler olmaktan başka uğraşları olmadığı için, hangi meselenin mikrobu olacaklarını bilemiyorlar.
Kullandıkları kelimelerde insanlık borsası düşüyor da, yükseldiklerini sanıyorlar. Bunları çocuklarımızın hayatından çekip çıkaracak birileri olmalıydı. Ya da karantina altına alınmalarını gerektiren bir düzen. Ne yazık ki, onlar içlerindeki nefretin öcünü alıyorlar. Çocuklarımızdan...

* * *
BİYOLOJİK BABA!
Eski eşinden olan kızına ödemesi gereken nafakayı ödemeyen Fenerbahçeli Bilica için tutuklama kararı çıktı.
Bu adamda zalim bir ruh olduğu her halinden belli. Baba olmuş ama...
Sadece biyolojik.
Adamlık başka bir şey, biyolojiyle ilgisi yok.

* * *
Hayrettin Hacısalihoğlu

Trabzonspor'da 3 yıl asbaşkanlık yapan Hayrettin Hacısalihoğlu'nun gidişi, çok şeyin sebebi olacaktır. Doğru adamları kaybedenlerin, yanlışa teslim olması kaçınılmazdır.

* * *
NURİ ŞAHİN: GENÇLİK NEHRİ
Milli takımda bir futbolcumuz var. Nuri Şahin. 16 yaşında Dortmund forması giymiş. Arsene Wenger'in"en genç yetenek" diye işaret ettiği bir geçmişin sahibi. Geçen hafta Wolfsburg'a harika bir gol attı.
Nedense milli takımda forma bulamıyor.
33 yaşındaki Aurelio'ya açılan kapılar, 22 yaşındaki Nuri'ye kapalı. Hiddink'in görünürdeki gençlik sevdası, bal gibi iflas ediyor. Nuri Şahin, bir nehir gibi akıyor.
Nehrin yönünü kimse çöle çeviremez ama birileri gözlerini bu çocuğa çevirsin artık.
Hem ayıp oluyor, hem haksızlık oluyor. Gelecek zamanlarda ödeşmek dileğiyle...

* * *
BURSASPOR: KAÇAK YOLCU
Şampiyon olmanın, gururdan öte bir takım sorumlulukları da vardır.
Ülkeyi en iyi biçimde temsil etmek gibi. Bursaspor bunu başaramadı.
Şampiyonlar Ligi'nden elde ettiği geliri bile, kasasına koymayı kazanç saydı.
Bu kadronun Avrupa'da yetersiz olduğunu görmedi, görmek istemedi.
Oysa kaliteli iki adam çok şeyleri değiştirebilirdi.
Bu grupta bırakın maç kazanmayı, puan almayı bile mucize sayan bir gösteriyle açılış yaptı.
Bu "kaçak yolculuk" onlara hiç yakışmadı.
Şampiyonluk için onlara teşekkürü borç bildiysek, bu konudaki alacaklı tavrımızı da görev bilmeliyiz.

* * *

KAZANÇ MÜPTELASI
İnönü Stadı'nın zemini felaket. Beşiktaş'ın bu sezon en büyük rakibi... İnönü Stadı'nı 3 kuruş kazanmak uğruna kiralayanlar, şimdi bu zemini düzeltmek için kaç para harcayacak?
Kazandıklarının en az 3 katını. Bu yöneticilik hüneri midir, uygunsuz kazanç mı? Büyük ikramiye çıkacak diye alınan bilete, amorti bile çıkmamış olması değil de nedir?
Kazanç müptelası olanlar, neler kaybettiklerini biraz geç öğrenirler.
O yüzden derim ya hep... "Küçük hesaplar her zaman büyük bedeller ödetir."

* * *
HAFTALIK
Kolay yenilgilerde bit yeniği aramayanlar...
Uyuz olmaya mahkumdur.
Galatasaray'da Ayhan sakatmış da, kimsenin haberi yokmuş.
Oynadığından haberi olan var mı?
Aykut Kocaman'a bağlı destek korosu yöneticilerine sesleniyorum. "Tarafsızlık hadisesi, sizin meslekte geçmiyor galiba."
İki kişi bir olup, bir maçı anlatamayanlara inat.
Gazetelerdeki köşeleri de iki kişi birden yazmalı.
Acayip yakışır.
Arda, kendisine çay getiren çocuğa 500 lira bahşiş vermiş., Gönlü zengin olanın bizim gönlümüzde de yeri vardır.
İnsanlar eleştirileri ciddiye alırsa adam olurlar.
Almazlarsa... Onların tepki almalarından doğal bir şey olamaz.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor