31 Ağustos 2011 | Çarşamba

Sadece adalet

Hangi Fenerbahçe taraftarıyla konuşsam, bir isyan hali.
Deli bir sevdanın dışa vurumu.
Katıksız destek, dirayetli bir güç gösterisi.
Onların bendeki tarifi. "Kurşuna dizilmeye giderken gözlerini bağlatmayan asker hali!"

Bir kulübü dik tutan kudret, onu temsil eden taraftarların duruşunda saklıdır.
Yolları kesen, medyaya saldıran taraftar ruhunda değil.
Yüzyıllık aşka sahip çıkan duruşunda.

Bizde futbol bataklık olarak tanımlanır da, bunun sorgusu dışarıda aranırsa.
Ve bu sorgulamada sadece sarı ve lacivert renkler katledilirse.
Ve UEFA'nın ihraç kararı adaletsizlik yapıldığına dair bir kanıta dönüşmüşse… O renklerin ayaklanması bütünleştiricidir.
O yüzden bu konuda özel bir notum var. "Ruh sükuneti, her zaman cinnetten daha değerlidir."

Bir gerçek daha var.
Kendi takımını bu kadar seven bir taraftar topluluğunun, kararlara ve yasalara saygısı da kaçınılmaz bir emirdir.
UEFA nezdinde kendilerine yapılan haksızlığı sorgularken, Fenerbahçe taraftarının yurt içindeki sorgulamayı sabırla beklemesi de saygının sınamasıdır.
Ortada bir soruşturma varsa, temelinde gerçekler de var. Aziz Yıldırım'ın yanlışlarına "sadece Fenerbahçe sevgisiyle bakmak" taraftarlığın görmeyen yanıdır.
Bazı sorulara cevap verememek, sorulara yenilmektir.
Ve meselenin öznesi Fenerbahçe'dir, Aziz Yıldırım değil. Unutmayalım ki… Aziz Yıldırım da bir diktatördü, sadece başkan değil.

UEFA'ya gelince… Onlar sirkine maymun arar, adalet değil.
O yüzden mönüsünde" Fenerbahçe" yazan, Avrupalı timsahlar lokantasına sipariş vermek adalet değildir. Suskun kalmak da...
Bakıyorum da…Diğer kulüplerden Fenerbahçe'ye karşı seviyesiz bir nefret var. Bu ülkede yemedik halt bırakmayanlar, Fenerbahçe'yi yiyerek karnını doyuracağını zannetmesin. UEFA'nın katletme programına dahil ettiği, tek Türk takımı olma şerefine nail olmak, Fenerbahçe'ye aitse.
Haksızlığa biat etmenin şerefi kime ait?
Onlar da gelecek zamanları beklesin.
Ülkemizin uluslararası haksızlıktan mezun olmuş bir Federasyon Başkanı mevcutsa.
Haksızlığa suskun kalanların, bir gün kendi canları yandığında, adaletten söz etmeye hakkı yoktur.

Bizim saflarımız bellidir.
Sapına kadar adalet. Hiçbir kulübü, hiçbir şahsı ayırmadan adalet. Kim ki böyle soysuzluklara bulaştıysa, onlarla savaşmak.
O yüzden futbolumuzu kirli sularda yolculuğa mahkum eden federasyona razı değiliz. Kirli duvarlara sadece Fenerbahçe'nin resmini asıp, kiri ve pisliği resmileştiren düzene de karşıyız.

Futbol bende hala güneşin altında oynanan oyundur. Ticaret değil.
O yüzden televizyonları kurtarmak üzerine kurulu hiçbir karara saygı duymuyorum. Bu şartlar altında ligin oynatılmasına da karşıyım.

Digitürk'ümü iptal ettim. Diğer kanallarda futbol dışına çıkıp soytarılık yapanlar zaten gönlümde iptal. Varsın gazetecilik bilgimde bu beyler ve bayanlar eksik kalsın!

Bu ülkede bir şeyler değişecekse.
Dört dörtlük bir futbol toplumu olmak için, iki kere ikinin dörtten daha fazla şeyler ettiğini bilmek gerekiyor. Renk ve nefret sarhoşu olmak değil!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor