Schuster'e ders
Futbolculuk kariyerini forvet oyuncusu olarak kapatan Aykut Kocaman'ın, Beşiktaş'ın hocası Schuster'e üstü örtülü gönderdiği bir mesaj var: "Takım savunması." Ligin ilk yarısında oynadığı 6 maçta kalesinde 10 gol gören Kocaman'ın Fenerbahçe'si, ligin ikinci yarısında aynı sayıda maçta sadece 3 gol yiyerek, çağdaş futbolun sadece hücum etmek olmadığını kanıtladı.
Bu dönemde Fenerbahçe'nin oynadığı 6 maçı da kazanması aslında bir düşünce devriminin sahaya yansıması diyebiliriz.
Bu bakımdan 8 günde kalesinde 12 gol gören Beşiktaş'ın, nerede hata yaptığını anlaması için sığınılacak limanlara ihtiyacı yok.
Üzerinde durulması gereken konu şu: Fenerbahçe savunmasını güçlendirmedi, takım savunmasını devreye soktu. Bu şu demek: Her oyuncu savunmada elini taşın altına koydu. İnanılmaz ama Alex gibi futbolun görselliği ile ilgilenen bir saha gezgini bile savunmada sorumluluk almaya başladı.
Fener'in başarısı tesadüf değil
Üst üste alınan galibiyetler ve 9 puan farkın kapatılarak liderliğin yakalanması aslında bu gerçeğin yansıması...
Hiç kuşku yok ki orta alanda Selçuk- Emre uyumu Fenerbahçe için büyük avantaj oluşturdu.
Bir de Mehmet Topuz'un takıma kattığı enerji... Çok üretmiyor ama çok koşup, açıkları kapatmaya çalışıyor. Olumlu görüntüsündeki tek kötü tarafı hâlâ reklam tabelalarını dövmesi... Şut çok, isabet yok.
Futbolda maçlar orta alanda kazanılıp, kaybedildiğine göre, her oyuncusu savunma yapan ancak orta alanı direnç yönünden güçlü F.Bahçe'nin başarısı da bir tesadüf değil. Düşünün, bir de Dia iyi savunma yapsa ne olurdu?
Bu konuyu yorumlamadan iki noktanın altını çizelim. Birincisi Selçuk'un sakatlığı, ikincisi sol kanadı Santos ve Dia'nın formuna rağmen hâlâ zayıf halka olarak görülmesi.
Bu sıkıntıları kapatan F.Bahçe'nin yoluna güçlü adımlarla devam etmesi normal bir durum...
Schuster'e ders
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.