Suçlular ve dedikodu

Diyorum ki; Galatasaray gibi bir takım, futbol da düşünemeyeceği kadar kötü yere gelmişse, bunun mutlaka bir sorumlusu vardır.
Soru açık ve nettir. Suçlu kim? - Başkan Polat ve yönetimi mi?
- Transferlerin sorumlusu Adnan Sezgin ve ekibi mi?
- Takımı iyi hazırlayamayan ve her geçen gün yok oluşu hızla artan, Rijkaard ve yanındaki Hollandalı arkadaşları mı?
- Yoksa, milyonlarca euro'yu cebe indirip, topa vurmadan, rezil olmayı bile önemsemeyen sorumluluk bilincine sahip olmayan futbolcular mı?
Şimdi size kulaktan kulağa yayılan ve de benim görüşüm olmayan bir dedikodu yazayım.
Derler ki; "Rijkaard'ın gitmesini isteyen futbolcular, kasıtlı olarak ve isteyerek kötü futbol oynuyorlar." Yapılacak tek iş kaldı. Futbolcular hepsi bir arada olmak kaydıyla, antrenmanda TV kameralarının karşısına geçip, "Biz Rijkaard'ı çok seviyoruz. Bu dedikodu çirkin bir iftiradır. Ona böyle bir şeyi asla yapmayız. Kötü gidişin suçlusu bizleriz" diyebilecekler mi acaba?
Bekliyoruz efendim.
Dilin kemiği yok!

Yönetim Ünder'i getirmeli
'Dedikodu'nun üretilip tüketildiği tek ülke zannederim ki Türkiye'dir.
14 yıl şampiyon olmadığı günlerde bile bu kadar kötü hale gelmemiş bir Galatasaray için elbette bir sürü laflar söylenecek ve dedikodular üretilecektir. "Dilin kemiği yok" sözleri bugün için söylenmiştir. "Her sorun kendi çözümünü de beraber getirir" derler Galatasaray'da sorun kendi içindedir. Ama hiç kimse çözümü tedavi edecek yaraya parmak basmıyor.
Görünen köye kılavuz istenmiyor. Yapılacak şey; Rijkaard ve ekibini gönderemediğinize göre kesinlikle yanına bir yerli hoca vereceksiniz. Oraya alınacak tek adamın da Bülent Ünder olması gerektiğini de kaç defa yazdık.
Galatasaray yönetimi bu kafayı değiştirmezse, Seyrantepe'deki Arena'nın açılışını beş-on bin kişi yapar!