Son düzlük

Yarın Trabzonspor... Haftaya pazar Fenerbahçe... Bütün sezonun hesabı 9 güne sıkıştı kaldı sanki. İki maçı da kazanabilir miyiz? Tabii ki kazanabiliriz!.. O zaman, arta kalan maçlarda önümüzde kimse durabilir mi? Tabii ki duramaz... İşte onun için bu 9 gün ve bu haftayı da katarsak 15 gün, hayati önem taşıyor. Hatta bu sezon boyunca, belki de böylesine kritik bir '9 gün' yaşamamıştık. Bu sezon; Şampiyonlar Ligi'nde tutunamadık. Avrupa Ligi'ne de devam edemedik. Ve Kupa'da da düştük... Ama şampiyon olabilir miyiz? Tabii ki olabiliriz!.. Şampiyon olmakla ikinci olmak arasında dağlar kadar fark vardır. Ama ikincilik halinde, hiç olmazsa Şampiyonlar Ligi'ne opsiyonel bir rezervasyon yaptırmış oluruz. Ama üçüncülük veya dördüncülük, çifte kupalı şampiyon için 'başarısızlık' sayılmaz mı? Tabii ki sayılır... Bu sezonun hesabını 11 günde kesmeliyiz, hem de şampiyon olarak. İki sene üst üste şampiyon olarak! Çünkü, bir sene şampiyon olmakla, iki sene üst üste şampiyon olmak arasında da büyük fark vardır. Bunu başarabilirsek öz güvenimiz artar ve böylece geleceği çok daha sağlam temellere oturtabiliriz...

İki endişem var
İki haftadır yönetimin gündemi, bu sezondan daha çok gelecek sezon olmuş... Şüphesiz, yönetim gelecekle ilgili çalışmaları yapmalıdır. Sürekli yapmalıdır. Ancak, keşke bu çalışmalar sessiz-sedasız yapılsa... Keşke geleceğin gündemi, bugünkünün önüne geçmese! Hem de bu en kritik dönemde... Şampiyonluk gelirse, kimse zaten bir yere gitmez. Gitmek istemez! Hep beraber, kol kola yürümeye devam ederiz... Onun için, önce bu sezonun hesabını bir kapatalım diyorum. Bir de sakatlıklar, düşün yakamızdan artık. Kalan haftalarda her futbolcunun katkısına, ilk 11'de sahaya çıkandan, 18 kişilik maç kadrosuna alınmayana kadar hep birlikte ter dökmeye ihtiyacımız var... Bu yolda fire verme lüksümüz yok. Son dönemdeki sakatlıkların tamamen şanssızlık olduğunu umuyor, sakat futbolcularımızın bir an önce takıma dönmelerini bekliyorum, zira onlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olacak. İnönü'yü "Şampiyon Beşiktaş" tezahüratıyla inletmek istiyorsak eğer... Herkes üzerine düşeni yapacak. Hem de fazlasıyla!