Salih Tuna

Salih Tuna

04 Nisan 2012 | Çarşamba

Trabzonspor bu taşralılıktan ne zaman kurtulacak?

Farkında mısınız; o pozisyona ofsayt bayrağı kaldıran yardımcı hakem kadar bordomavililer itiraz etmedi.
Fenerbahçe maçının devre arasında sevgili dostum Yavuz Saltık'ı arayıp bu tepkisizliğin tek bir şeyden kaynaklandığını söyledim: " Taşra psikolojisi." Öyle bir psikolojisidir ki bu, en iyi bildiğin konuda bile başkalarının ağzına bakarsın.
Mesela, Galatasaray maçında "üretilen" penaltıya anında tepki koymak yerine, eski hakemler Markus Merk veya Erman Toroğlu veya Ahmet Çakar ne diyecek diye beklersin.
Ne zamanki Marcus Merk "Kesinlikle penaltı değil" der, ağzını açarsın.
Başkalarının ağzına bakarak ağzını açtığın için de, Toroğlu ve Çakar mezkur pozisyon için "kesin penaltı" der demez ağzını kapatırsın.
Halbuki bazı pozisyonların "sana göresi - bana göresi" yoktur.
Farzımuhal, orta sahada çift dalsan da penaltı olmaz.
Bir kuraldır bu.
Söz konusu pozisyonda da Alanzinho'nun ayağından seken top eline çarpmıştı değil mi?
Neydi kural peki?
Seken top penaltı olmaz değil miydi?

***

Aynı hata Fenerbahçe maçında da yaşandı.
Moussa Sow hem aktif ofsayttaydı, hem bu aktivitesini sürdürmüştü, hem de yardımcı hakem bayrak çekmişti.
Bütün bunlara rağmen Fırat Aydınyus devam demişti.
Böyle bir karar sonucunda gol yiyen bir takım (maçta da maçtan sonra da) neden susar?
Sakın bana bunun fair-play anlayışından kaynaklandığını söylemeyin, çok gülerim.
EURO 96'da Vlaovic'i düşürmediği için "fair play ödülü" alan Alpay Özalan'a da çok gülmüştüm. (Onun yüzünden Hırvatistan'a yenilip elenmiştik.) Halbuki futbolun içinde faul yapmak ne kadar varsa, (kararında) itiraz etmek de o kadar vardır.
Pardon, sanki itiraz edilseydi ne işe yarayacaktı mı dediniz?
Hakem eyyamcıysa, maçın gidişatını hesaba katarak düdük çalıyor, "zaten sarı kartı var, şimdi de gösterirsem ihraç etmek zorunda kalırım" düşüncesiyle idare-i maslahatçılık yapıyorsa dış etkilere fena halde açık demektir.
Kafasında kırk tilki dolaştıran böylesi hakemlere, en azından kafasındaki tilkileri gördüğünüzü göstermek mecburiyetindesiniz.
George Hagi hakemlerin psikolojisiyle nasıl oynardı hatırlasanıza.
Tamam, siz oynamayın ama kimseciklerin de sizinle oynamasına izin vermeyin.
Şayet sen hakkını aramak yerine, " Cüneyt Çakır Türkiye'nin buruşturup kenara atacağı bir hakem değil" dersen, play-off öncesi takımını işte böyle buruşturup bir kenara koyarlar.
***

Cüneyt Çakır'ın senin "rüşvet-i kelamına" ihtiyacı mı var?
Onun hamileri çok.
Sen camiana, yani Trabzonspor'a hamilik yapacaksın.
Sadece son iki maçta tam 4 puanını çaldılar. Rakiplerinle oynadığın maçlar olduğu için de toplamda 6 puanlık bir kayıptır bu.
Taşralılık, taşrada oturmakla veya metropolde yaşamakla değil, eşya ve hadiselere karşı alınan tavırla alakalıdır.
Mesela, taciz edildiği halde sesini çıkarmayan kim varsa taşralılık yapıyor demektir.
Trabzonspor bu taşralılıktan (en çağdaş ve en hukuki yöntemlerle) behemehal kurtulmalıdır.
Demem o ki, kimsenin hakkını çiğnemeyin ama kimseye de hakkınızı çiğnetmeyin.
Hangi güce sahip olduğunuzu fark edin.
En büyük güç de haklı olmaktır.
Hakkınızı savunun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor