Obrigado Kahe

Maç başladı. Favorim G.Saray... Ne zaman gol olacak, kim atacak, attıracak diye seyrediyorum. Dakikalar ilerliyor. G.Saray'da da iyi oynayan oyuncu ilk yarıda yok gibi. Arda 5. dakikada 2 kere sağ ayağıyla kime attı bilmiyorum ama ikisi de rakibe gitti. Arda sol ayağıyla ortalamadığı sürece katkısı az olacak. Biri ona hatırlatmalı. Keita zorladı, zorladı gol ortası yapamadı. Bazen çok iyi şeyler yapıyor, bazen de ortalasa gol olacakken basit topları dışarı ya da kötü yerlere, kimsenin olmadığı alana atıp oynayanları ve tribünleri üzüyor. Mehmet Topal'dan, Mustafa'dan vazgeçtim, Elano bile bir kere şut atmadı. Caner ve Uğur'un katılımları ve katkıları hiç yoktu. Kaleciye hiç top gelmezken, Servet ve Hakan Balta hatasızdır. Kewell santrfor değil bu nedenle ortayı bırakıp kenarlarda dolaşıyor neredeyse pozisyonsuz bir ilk yarı geçti.

Takım canlanmıyor
Devre arası Rijkaard ne yapacak, ne diyecek de takımını canlandıracak diye düşündüm. Beklediğim oldu. İkinci yarıda da G.Saray'da bir değişiklik yoktu. Tam aksi değişiklik Gençlerbirliğinde'ydi. 62'nci dakika dolduğunda iki tane Kahe ile bir tane de Orhan'la net poziyonları gol yapamadılar. Maçın zora girdiği ve G.Saray'ın bu dakikadan sonra kazanması tesadüfe, şansa kaldığı görülüyordu. Ya da ustalar ortaya çıkabilirlerdi. Öyle de oldu. Elano, Keita'ya mükemmel bir asist imkanı tanıdı, o da Kewell'a boş kaleye gol attırdı. Bir kere daha "atamayana atarlar" kuralı işledi. Bu kuralı bu maçta işleten Kahe'ydi. Obrigado (Teşekkürler) Kahe! İşte kazanmanın farkı bu. Maç boyunca nasıl oynadığın neler yaptığın ya da yapamadığın bir anda unutuluyor, "Kazanan her zaman haklı" deyimi prim yapıyor. Devrenin son maçı olması da bu galibiyetin çok önemli olduğunun bir başka işareti. Aslında galibiyet gerçekten nerede olursa olsun çok güzel. Bu kadar pahalı bir takım, bu kadar zorlanıp ve rakip atamadığı için kazansa bile!