02 Haziran 2010 | Çarşamba

Cimbom'a 'ateş' düştü

Galatasaray'da "liseci" kanat için önce "Lise" gelir. Spor kulübü de 5. sınıf öğrencileri tarafından kurulduğu için doğal olarak onlarındır. Çoğu, "Adını Malatasaray yapın, futbol takımı sizin olsun. Galatasaray bizimdir" diyecek kadar keskindir. Orta yol yoktur. Olmadığı da tüzük değişiklik kongresinde bir kez daha ele güne gösterildi! Adnan Öztürk başarılı bir strateji ile bu hassasiyetteki insanları yönlendirdi, başkan Adnan Polat'a seçimden çok kısa bir süre sonra, "Pes etmedim. Ensendeyim" mesajını verdi.

Peki bundan sonra ne olacak?
İki taraf da sertleşecektir büyük olasılıkla. Fenerbahçe'deki Ali Şen-Aziz Yıldırım düellosunun benzeri yaşanabilir. "Bazıları gibi 45 milyon lira götürmedim!" diyerek Şen'e laf atan Aziz Yıldırım'ı da...
Eşinden boşanmasına gönderme yapıp Yıldırım'ı "Aile değerlerini bilmemek, anlamamakla" suçlayarak özel hayata giren Ali Şen'i de mumla arayabilir Galatasaray. Hatta Ateş-Güneş olayındaki gibi bir bölünmeye kadar gidebilir olay... Durum ciddi yani. Galatasaray'ı çok ama çok zor bir süreç bekliyor.

Geriye kalan hoş bir seda
Hayatın koşturmacasına kapılıp, anlam yüklediğimiz değerlerin altında kalıyoruz bazen. Fazla kaptıranlar için Can Yücel`in "Mal Beyanı" şiirini hediye ediyorum... 1. Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen, 2. Gökyüzünde bir bulut, 3. Bitlis'te beş minare, 4. Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili, 5. Bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı, 6. Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü, 7. Palandökende bir palan, iki döken, 8. Kastamonu'da üç kasto, 9. Üç fay hattı, 10. Bir çarşamba, iki perşembe, üç Cuma, 11. Dünyada mekan, 12. Ahrette iman, 13. Denizde kum, 14. Biri İngilizce 6 adet küfür, 15. Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht, 16. Bir sürü saç sakal, kıl, tüy, yün, 17. Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank, 18. Bir ayakkabı çekeceği, 19. Bir adet ağaç gölgesi, 20. Üç kuş kanadı sesi, 21. Bir sürü kedi köpek, 22. Bir Marmara Denizi, 23. Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci, 24. Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili, 25. Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür...

Yok mu bir Cankurtaran?
Çağrım Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül'e.
Şu "yüzme" olayına artık bir el atın lütfen. Bu ülke her yıl, hayatının baharında olan yaklaşık bin gencini; birkaç derste öğretilebilecek olan yüzmeyi, en azından suyun üstünde kalabilmeyi öğretemediği için kara toprağa veriyor. Denizlerle çevrili, göllerle bezeli, büyük akarsularla örülü ülkemiz için ayıp değil mi, genç fidanlara yazık değil mi? En son Yeşilköy'deki Çiroz Plajı'nda 3 genç boğuldu birer saat arayla. Biri de Galatasaray Futbol Okulu'nun 16 yaşındaki futbolcusu Alper Eşsiz'di. Yitip giden bin fidanın biri, ailesinin biriciğiydi.Futbol sezonunu beklemeden , ölüm sezonunun açılışına gitti.
Önerim; yüzme sporunun ilköğretimde, en azından bir ders yılı sürecince zorunlu ders olmalı. Satranç gibi mesela. Bugün Türkiye'nin hemen her ilinde, hatta ilçesinde yüzme havuzu mevcut. MEB ile GSGM ortak çalışmasıyla, sponsorların da yardımıyla milyonlarca çocuk yüzme öğrenebilir, binlerce fidan dalında kurumayabilir.
Haydi sayın Çubukçu, haydi sevgili dostum Akgül, kalıcı bir hizmet için düğmeye basın, "Haydi çocuklar, havuza" deyin... NOT: Galatasaray kulübünün, vefat eden bir sporcusunun ardından bir başsağlığı mesajı yayınlamamasını ise kınıyorum.

2016 Fırsatı kaçmadı!
EURO 2016 avucumuzun içinden kaçtı. Bu tür dev bir organizasyona hiç bu kadar yakın olmamıştık.
2008 için Yunanistan ile ortak girmiş, 2012 için tek başına hareket etmiş ancak ön elemeyi bile geçememiştik. Üstelik bu ikisinde de futbol yapılanması olarak bizden çok da iyi durumda bulunmayan ortaklıklara yenilmiştik. Kazansak, Türk futbolu gerçek anlamıyla çağ atlardı. Statlarımız, hatta kentlerimiz yenilenirdi. Fırsat kaçtı. Ama kaçmamalı. Yoksa bu kadar büyük paraların döndüğü Türk futbolu, bozuk zemine batıp kalabilir. Kulüp yöneticileri, belediye yetkilileri ve hükümet üyeleri; lütfen Türk futbolunu heba etmemek için, statlarımızı ihya etmek için elinizi taşın altına koyun...

LAFOLOJİ
Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink, "Dürüst olmak gerekirse, Avrupa seviyesinde mücadeleci bir takım olabilmemiz için yapmamız gereken daha çok şey var" demiş... Doktor teşhisi koydu. Umarım tedavisini de biliyordur!
Lugano, "Messi'yi durdurabileceğime inanıyorum" demiş.
Sen hele bir Burak'ı durdurmayı öğren de... Ali Şen, "Aziz Yıldırım herkesle kavgalı. İstanbul'u aldı diye Fatih Sultan Mehmet'e çatacak diye korkuyorum" demiş...
O da olur Ali bey, zamanı gelince o da olur!...
Aziz Yıldırım, "Güçlüysen sevilmezsin" demiş...
Şoförsün dediler kız vermediler...
Alttan kalırsan yerinme, üste çıkarsan övünme... Sıkışırsanız bu atasözlerini de kullanabilirsiniz sayın başkan!... Şenol Güneş, "Yabancılara verilen dolarlara acıyorum" demiş...
İyi de hocam da bir zamanlar siz de bir yerlerde yabancıydınız!...








Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor