Hiç skor yazmam ki

Diri başlayan Fener'di. Daha çok sağını kullanıyordu.
Çünkü orada Simao vardı, daha doğrusu yoktu! İlk pozisyonun erken gelmesi "kazanmamız gerek" psikolojisinin sonucu idi.
Cristian ve Alex, Fernandes'in "savunma açısından" destek vermediği Beşiktaş orta sahasına üstünlük sağlıyordu. Fernandes ilk yarının en çok koşanı idi. Çünkü tüm enerjisini hücuma veriyordu.
Bu da ilk yarının en ciddi pozisyonuna onu sokuyordu.
Fener, rakibin bu oyun düzeninde Beşiktaş'ın tek şansının kontra olduğunu bildiği için top kaybı yaptığında hemen topun arkasına geçebiliyordu. Alex'in duran top tehlikesinin dışında 35'e kadar başka tehlikesi yoktu. İlginç olanı; rakiplerini şutla boğan Fener'in, oyunu rakip kaleye yıkmış iken çok az şut atması idi.
Alex'in ayağından dolayı çekincesi, 35 sonrası ona korner bile attırmıyordu.
Fener için bu yapıda tehlike olacak adam Q7 idi. Çünkü Stoch da Ziegler'e yardıma gelmiyordu. Yardım olmayınca Q7'nin ortasında Almeida'nın attığı gol normaldi. Çünkü Beşiktaş, "Avrupa'nın en çok kafa golü atan takımı" idi. Fener açısından ilginç olan, gol olduğunda kale sahasındaki 6 Fenerli'den hiçbirinin Almeida'nın yanında olmaması idi.

Fenerliler kızıyor bana
İkinci yarı Cristian'ın kaçırdığı dışında F.Bahçe adına olumlu bir şey yoktu. Beşiktaş alanına yıkılan oyunda, Alex'in hiçbir katkısı olmuyor ama Aykut hoca ona sonuna kadar tahammül ediyordu.
Selçuk-Emre değişikliği doğru idi. Hoca olasılıkla Stoch'u da alacaktı ama Gökhan'ın sakatlığı elini bağladı.Tayfur hoca doğru olandı.
Oyunu hızlı oynadıkları için, kanada hem hızlı, hem de savunma yapan Ekrem'i, pivot santraforunun yerine Holosko'yu alıyordu.
23 ortanın sadece 4 tanesine vurabilen F.Bahçe'de ikinci santrafor ise ancak maçın bitimine 10 dakika kala giriyordu. Beşiktaş çok iyi mücadele etti. Puanı kaybeden F.Bahçe değil, puanı alan Beşiktaş'tı.
Bundan sonrası mı?.. İki aydır yazıyorum. Geçen sene 9 puan geride iken F.Bahçe'nin şampiyon olacağını yazdığım gibi. Bu sefer F.Bahçeliler kızıyor bana ama ben hiç skor yazmam ki!