Canım sıkkın

Maçı yazmayı istemiyorum. İçim sıkıldı, hem de çok. Havanın güzelliği, çimin kokusu, maç öncesi tribünlerin Mustafa Denizli için yaptıkları tezahürat ve Denizli'nin kapalı tribünün önüne kadar koşup seyirciyi selamlaması... Tadımı kaçıran ise, geçen haftadan beri süregelen olaylar! Fenerbahçe derbisinde ve sonrasında yaşananlar.
Merkez Hakem Komitesi'nin Sivasspor maçına yaptığı Kuddusi Müftüoğlu atamasının nasıl sonuç vereceğinin merakı ile oturdum tribüne. Ne sahaya sürülen kadro umurumdaydı ne de oynanan futbol anlayacağınız.

Kuddusi Müftüoğlu beni ve kendisini takip edenleri şaşırtmadı. İnanılır gibi değil.
Bir pozisyonun penaltı olması için ölüm gerekiyor belli oldu artık. Yasin'in ceza alanı içinde Bobo'ya yaptığı hareketin ardından tribünler bile tepki göstermedi.
Onlar da her şeyin farkında. Öylesine maçı bıraktı ki taraftarlar 54. dakikada gelen Sivasspor golü bile alkışlandı.

HOLOSKO'YU GÖREN VAR MI?
Maçın 56. dakikasında Holosko'yu bana hatırlatan, oyunda olduğunu gösteren tek pozisyonu izlediğimde aklıma ilginç şeyler geldi.
Slovakya ile Dünya Kupası'na gidecek olan golcü, pardon kanat oyuncusu bana elinden geleni vermiyormuş gibi göründü.

Acaba o pozisyona Serdar Özkan girmiş olsaydı ve kaçırsaydı nasıl tepki verirdi tribünler.
Kendi bünyesinden yetişen futbolculara daha fazla sahip çıkmalı Beşiktaşlı.
Bu yazdıklarımı okuduktan sonra attığı galibiyet golünü görmedin mi dediğinizi duyar gibiyim. Ancak eminim o pozisyon da siz de olsanız gol yapardınız. Alkışın en büyüğünü Bobo hak etti dün gece.
Bir de ikinci yarıda Beşiktaş'ın savunduğu kalenin direği. O nasıl takipçilik, nasıl fırsatçılıktı öyle.
Olması gerektiği yerdeydi direk, önüne gelen pozisyonu inanılmaz değerlendirdi.