16 Temmuz 2010 | Cuma

Daha yolun başında

Alkmaar maçında gördük ki Aykut Kocaman'ın daha çok işi var. Maç öncesinde diyor ki: "Takıma girme kriteri antrenman sahasından geçer. Eksik oyuncularımız var ama seçimi futbolcunun kendi isteği ve çalışma arzusu belirler."
Mutlaka bunu oyunculara da anlatmıştır. Öyle olmasa futbolcuların yaptığı açıklamalardaki "Adalet" vurgusu olmazdı. Belli ki Kocaman, takımına iyi oynayanın, iyi çalışanın formayı da alacağına inandırmış.
Buna rağmen 7 as oyuncunun olmadığı, ilk hazırlık maçında kendi gövde gösterisini yapmak isteyen olmadı.
Yine saklambaç vardı, riskli pas atan oyuncu sayısı bir veya ikiydi.
Bir tek Emre
Geçmiş alışkanlıkları silmek kolay değil. Zico da Daum da Aragones de korku verdiler ekibe. Hatadan kaçmaya çalışıp, Alex'in yeteneklerine teslim edilmiş bir kadro bu.
Kendileri riske girmeyip, mevkilerini korumaya çalışıyorlar ve haliyle beklenen kalite de bir türlü oluşmuyor.
Aykut hocanın söylemi çok basit: Tempolu oynayacak, topla birlikte risk alacak, agresif olacaksınız.
Emre Belözoğlu dışında bunu yapmaya çalışan olmadı ilk maçta. Cristian ve Selçuk duran toplar dışında rakip ceza alanına yine yaklaşmadılar. Kazım'ın futbolu iyice "kekeme" olmuş. Topu ayağına alınca eveleyip geveliyor.
Bilica, yine kafasına göre takılıyor.
İkinci golde net hatası var.
Analiz çok önemli İlhan'
a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Öncelikle sol ayaklı. Son 10 yıldır ilk kez sol ayaklı bir stoper geldi Fenerbahçe'ye.
Edu Dracana bu bölgede iyi oynuyordu.
Teknik ve akıllıydı. İlhan da topla barışık defans oyuncularından.
Zamanlama problemleri var ama bunları aşacaktır. Bu nedenle kimsenin önem vermediği ama çok stratejik bir oyuncu alınmış.
Alkmaar yenilgisi hiç önemli değil. Bu maçta oynanan futbol kalitesine de çok takılmayın.
Önceki maçlarda her takıma üçer beşer atıyorlardı da ne oldu?
Aykut Kocaman'ın aklı şeytanlığa çalışsa beşinci kümeden bir rakiple oynar ilk maçında yedi, sekizli skorla herkesi kandırırdı. Ama kişiliği nedeniyle o bunu yapmadı.
Gelelim sadede... Maçların ve oyuncuların analizleri çok önemli. Aykut Kocaman eğer bunu ıskalarsa o zaman endişelenmeye başlayalım.

TRİBÜN ATEŞİ
Üç önemli taraftar grubu, tribünü bıraktığını açıkladı. Ortak özellikleri genç ve idealist çocuklardan oluşmalarıydı. Muhteşem kareografilerin sahibiydiler. Ayrıldıklarını açıklarken, ortak şikayetleri kendilerini sahipsiz hissetmeleriydi. Emniyet ile yaşadıkları sorunlarda kulüp yönetimini yanlarında, kendilerini desteklerken görmemişlerdi. Milyonlarca taraftarı olan bir kulüp için beş bin kişinin bu sevdadan vazgeçmesi önemli değilmiş gibi görünebilir. Ama bu erozyon aslında Şükrü Saracoğlu Stadı'nı cehennem yapan özelliklerin yok olması anlamına gelir.

Neden yenilmiyor?
Tüm tribün grupları, kulüp ile olan ilişkilerinden şikayetçi zaten. Şükrü Saracoğlu'ndaki ritmin başlangıç noktası olan Genç Fenerbahçeliler ve KFY de daha geçen sene bir araya gelebildi. "Fenerbahçe kendi sahasındaki derbileri kaybetmiyor, neden?" sorusunun cevabı da bu taraftar gruplarının kendi aralarındaki uyumundan kaynaklanıyordu. Çünkü onlar derbi oynamayı, rakibi ve hakemi baskı altına almayı biliyorlar. Derbi oynamayı bilen bir taraftarı vardı Fenerbahçe'nin.
Yönetim kurulu yaptığı açıklamada sorunun kulüpten değil, emniyetten kaynaklandığına işaret ediyor.
Yeni yasa ile birlikte işaret edilen seyirci, hemen fişlenebiliyor. Tribündeki normal bir tartışma, tribün terörü olarak nitelenebiliyor.

Ayırt etmek gerek
Sahaya olay çıkarmak için gelenle maçı yaşayan arasındaki ayrımı yapacak kapasite daha yok ki, bu çocuklar da "bizim geleceğimiz tehlikede" diye düşünüyor. Bir kulübü "büyük" yapan çok unsur vardır ama başında taraftarı gelir. Taraftar ile seyirciyi, veya taraftar ile müşteriyi iyi ayırt etmek gerekir.
Yoksa tribün ateşi söner.

* * *
TRANSFERDE ACELE OLMAZ
Fenerbahçe taraftarı transferden memnun değil. Yetersiz buluyor alınan oyuncuları. Ve bu konuda yönetimini ve başkanını eleştiriyor. Yapmasınlar... Çünkü transfer aceleye gelmez. Mutlaka çalışmaları, temasları oldu. Doğru oyuncuyu, doğru rakamlarla almak istiyorlar. Eğer bu baskı sürerse yine paniğe kapılacaklar, yine hata yapacaklar ve yine olmayacak. Fenerbahçe taraftarı sırf bu yüzden Kezman'ları, Maldonado'ları, Josico'ları izlemek zorunda kaldı. Eğer bu kalitede bir oyuncu gelecekse hiç almasınlar daha iyi. Başkana ve yöneticilere rahat nefes alma, doğru düşünme zamanı kazandırmak gerekiyor. Herkes sabretsin. Şu anki Fenerbahçe kadrosu iyi yöneltildiğinde ve organize edildiğinde çok problem çıkarmaz zaten.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor