03 Şubat 2011 | Perşembe

Kocaman devri başladı

Fenerbahçe'nin Trabzonspor karşısında oynadığı futbolu izleyenler, artık Aykut Kocaman'ın takımdan ne istediğini, bugüne kadar yaşanan sıkıntıların neden geliştiğini de çok iyi anlamışlardır. Pazar günü zirveye yakınlaşan bir performans sergiledi Fenerbahçe. Ligin geri kalan maçlarında bu isteğin ve fedakarlığın yanına bile yaklaşamamışlardı. Aykut hoca, sezon başından beri "özverili futbol"dan bahsediyor, bu isteğini gerçekleştirmek için oyuncularıyla arasına mesafe koyuyordu. Tek prensip vardı; o da çok çalışılıp, çok koşulacak. Doğal olarak engeller oluştu. Çünkü 4 sezondur bu takım, her gelen hocaya istediğini yaptırttı. Memnun olmadıkları anda "yangın düğmesine" basıyor, soluğu yönetimde kendilerine yakın olanın yanında alıyorlardı.

Aykut hoca karşı çıktı
Futbolcu isteklerine göre yönlenme başladığı anda teknik direktör devreden çıkıyor, başkanın yönettiği, para verdiği oyuncular grubunun maçları başlıyordu. Sonuçta tesadüflerin üstünde, ince bir çizgide sadece tabelanın konuştuğu maçlar serisi geliyordu. Aykut hoca buna karşı çıktı. Bir yıllık sportif direktörlük döneminde izlediklerinin, kendisinin başına gelmemesi için kırmızı çizgisini kalın çekti. Aziz başkanın bu çizginin içine girmemesi de birinci maddeydi. Ne maçlar seyrettik. Bugünün kahramanlarının top almak için bile boşa koşu yapmadıkları, aldıkları topları da iş olsun diye kullandıkları maçlar (Mesela Kayseri deplasmanı) vardı. Yedek kaldıkları için ortalığı karıştıran, menajerlerini İstanbul'a çağıran, milli takımla çektirdikleri fotoğrafları gösterip, kalitesinin verilen kararları inkar ettiğini iddia edenler. Bu durumu görüp, teknik direktörden yangını söndürmesi için aracıları devreye sokan yöneticiler. Çözümü panik içinde arıyorlardı. Çünkü geçmiş dönemde de böyle yapmışlardı. Yanlışın istikrarı sürüyordu.

Formülü üretemedi
Aykut hoca bunlara aldırmadı. Aldırmadı ama büyüyen problemleri çözecek formülü de üretemedi. Prensipli olmak, doğru şeyleri istemek, belli kurallar içinde, Fenerbahçe'yi bireysellikten, takımdaşlığa taşımak doğru felsefeler. Ama bunu oyuncularına anlatmak, ikna etmek ve geçici hızlandırmak için izlenen yol yanlış oldu. Geçişi sürece bırakmak bir tercihti. Ben, radikal davranılmasından yana oldum hep. Fenerbahçe teknik direktörü ise zamana bıraktı. Sivas'ı da katarak, Antalya ve Trabzonspor maçlarında Fenerbahçe'nin son beş yılda takım oyununa en çok yaklaştığı üç maçı üst üste seyrettiğimizi söyleyeyim. Bu nedenle artık sorun değil, çözüm sürecinin işlerlik kazandığı kabul ederek, herkesin daha umutlu olmasını tavsiye ediyorum. Üç maç daha var. Beşiktaş maçı bittiğinde, başka bir dönemi konuşuyor olacağız.

* * *
KAÇAN BALIK!
Ara transfer için üç önemli orta saha oyuncusunu izlemeye alındı.
PSG'den Sunderland'e giden Sessegnon, Ajax'dan De Zeeuw ve son anda Aston Villa'yı tercih eden Bradley... Üç oyuncu da Fenerbahçe'ye çok şeyler katacak kalitenin ve artık orta sahalardan beklenen "çift yönlü" formatını taşıyanlardı.
Özellikle De Zeeuw'un adını duyduğumda alınmasını çok istedim. Fenerbahçe taraftarı Alkmaar maçlarından hatırlayacaktır bu oyuncuyu. Saracoğlu'nda bir de gol atmıştı yanılmıyorsam.
Bradley'in İngiltere'yi tercih ettiği, diğer ikisinin finansal nedenlerle alınamadığını duyduk. Baroni'nin istikrarsızlığı, Selçuk Şahin ve Emre'nin ise ceza ile sakatlık duraklarına çok uğradığı bir orta saha planlamasında, yönetimin büyük balık kaçırdığını söylememiz yanlış olmaz.

* * *
ÖMER TEMELLİ
Fenerbahçe'nin son Kadıköy şovunun birinci mimarı tribünlerdi.
Temmuz ayında, "Bize sahip çıkılmıyor" diyerek, "seyirci" konumuna geçen iki grup (CK ve ÜNİFEB) tekrar "taraftar" olmaya karar verdiler.
Tribün organizasyonları ve 90 dakikadaki tezahürat yönetimi muhteşemdi. Rakibi ve hakemi baskı altına aldılar.
Kendi oyuncularını da daha çok koşmaya zorladılar. Çünkü onlar büyük maç oynamayı bilen çocuklardı. Tüm stat bu sinerjiyi çok iyi yaşadı.
İlk yarıda oynanan Galatasaray maçının 85. dakikasında tezahürat yapılması için anonsla seyirci aranıyordu.
Kadıköy'ü tekrar eski konumuna getiren yönetici Ömer Temelli oldu. Buzları eriten, çocuklara garanti veren, kendini ve emeğini ortaya koyup, Fenerbahçe için doğrusunu bulan Temelli'nin, taraftar da hakkını vermeli, yönetimdeki diğer isimler de.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor