Soruşturma sahaya (!) çıktı

Her geçen gün, Fenerbahçe takımının alın terinin 17'de 16'lık seri sonundaki kutsallığına dönmesini sağlıyor.
Soruşturma süreci müthiş bir enformasyon savaşına da sahne oldu. Kimse ne olduğunu anlayamadan ithamlar altında kaldı. Suçlu ile suçsuzu ayıramaz konumunda kaldık ve dosyaları, tape'leri nasıl anlamamız gerektiğini karıştırdık...

KRİTERLER OLUŞTU
Bugün ise geldiğimiz noktada kimin şike yaptığını, kimin teşebbüs ettiğini, kimin teşvik primi vermeye kalktığını ayırt edecek kriterlerimiz oluştu.
En azından neyin şike sayılıp, neyin sayılamayacağını da öğrendik...
Aykut Kocaman'ın daha ilk gün ifade ettiği, "sahaya bakılsın" haykırışı, CAS hakemi, Galatasaray kongre üyesi Kısmet Erkiner tarafından da resmileştirildi. Erkiner, sahaya yansımayan hamlenin, asla şike sayılamayacağını ifade etti.
Ve Fenerbahçeliler ilk gün şampiyonlukları için yaptıkları kutsamanın, sonunda gerçek gövdeye kavuştuğunu da gördüler...
Bir suç yaratmak istiyorsanız, bunun gerçekleşmiş olması lazım. Eğer ithamlarınız, duyumlarınız, analizleriniz veya takipleriniz sadece hamleleri, istekleri veya yol aramaları kapsıyorsa bu durum başka bir hukukun dalı, şikenin değil.
Bu noktada başından beri savunduğumuz suçlular ile suç arasındaki ilişkiye, gerçekleşme haline bakılarak doğru karar verilecektir. Bir insanı öldürmeyi istemek, buna hazırlanmak, silah almak başka bir şey, bu faaliyetleri kullanıp eylemi gerçekleştirmek daha başka.
17'de 16'nın nasıl yapıldığını herkes gördü...

SAHAYA BAKMAK ŞART
Sahadaki alın terinin, tribünlerdeki o heyecanın gerçekliği bu kadar ortadayken, Kısmet Erkiner'in dediği gibi, Etik Kurul veya PFDK şike kararını verebilmek için sahaya bakmak zorunda artık.
Savcılığın hazırladığı iddianameyi okuyanların "bir şey yapmamışlar" demesi mümkün değil...
Çünkü savcı zaten bunlara inanıyor ve hakimleri de buna inandırmak istiyor. İşin doğası bu. Yanlışlık itham edilenlerin savunmasını dinlemeden, tüm yazılanları doğru kabul etmekte.
İki taraf da delillerini ortaya koyduktan sonra bir karar vermeliyiz.
Böylece ön yargılarımızdan da arınıp, adalete ulaşırız.
Bu yüzden sanıkları savunmak üzere avukatlar var. Bu yüzden hakimler iki tarafı da dinlerler ve bu yüzden Yargıtay, mahkeme kararlarını bir kez daha inceleyip son karara varır.
Fenerbahçe bu süreçte en güçlü olduğu yere, sahaya indi.
Mahkemeleri bilemem. Ama Etik Kurul veya PFDK artık alın terini, fetbazlıktan ayırmak zorunda. Sahaya bakın kardeşim, bu şike nasıl olmuş bir anlatın...

ARTIK YOL AÇIK
Bundan sonra hafta arasında lig maçı yok. Hem futbolcular, hem teknik adamlar, hem de bizler rahat nefes alma fırsatı yakaladık. Bu demektir ki artık mazeret de yok.
Oyuncular ve teknik adamların arkasına saklanacakları üç günde bir maç yorgunluğu bahanesi de ortadan kalktı. Bundan sonraki dokuz maçı daha dolu dolu yaşayacağız...
Daha konsantre olacağız ve hesapların daha ince yapıldığı haftalar yaşayacağız.
Hazır olun; belki de futbol tekrar aramıza döner…

PLAY-OFF
Kimse beğenmiyor ama bu play-off sistemine benim kanım kaynadı. Puan durumuna bakın, liderden 15 puan geriye düşmüş takımların bile hâlâ şampiyonluk şansı var. "Artık iddiam kalmadı"diyerek kimse ipe un sermiyor… Son haftaya kadar öncelikle ilk dört, sonrasında da sekiz mücadelesi sürecek...
Sonrasında; hakem hatalarını hiç konuşmuyoruz. Büyük hatalar yapıldı, ezeli rakipler birbirlerine karşı maçlar kazandı.
Normalde ortalığın yanması gerekirdi.
Çizgiyi geçen top gol verilmediğinde, Beşiktaş'ın rakiplerinin kılıcı keskin olmalıydı. Ya da Antalya'daki penaltı sonrasında Trabzonsporlular yürüyüş yapabilirdi...
Ama olmadı. Çünkü racon, play-off'ta kesilecek. Tansiyon bu yüzden düşük, gerginlik bundan daha az, eleştiriler bu nedenle daha yumuşak...
Sezon bittiğinde komplocuları işsiz bırakacak bu yönü ile play-off'u iyice mercek altına almalıyız...