İşte o hikâye

Şimdi başka türlü düşünmek zorunda Bursaspor. Elindeki yetenekli futbolcuları tutarken Şampiyonlar Ligi'ndeki 6 karşılaşmanın üstesinden gelebilecek denli 'iyi' adamlar transfer etmek zorunda.
Tamam, kadro zengin! Sağlam duruşlu bir teknik direktör, iş bilir bir yönetici kadrosuna sahipler ama her şey bununla bitmiyor.
Aslında tam da burada başlıyor; iyi kadro, sağlam duruşlu bir teknik adam ve iş bilir yöneticiler... Büyük olmakla büyük oynamak arasındaki orantı burada kuruluyor işte. Büyükler mi? Tartışmasız. Şampiyon olmasalar da hep zirveleri kovaladılar.
Büyük olmak için ille de şampiyon olmaları mı gerekiyor? Belki… Şimdi artık belkisi fazladır cümlelerin yeşil-beyazlılar için.

Bursa ve Trabzon
Anadolu takımlarının en büyük açmazı büyük olmayı, büyük transfer yapmak sanmalarında birazcık. Oysa büyüklük öyküleri bütünüyle yerel başlangıç adımlarıyla doludur.
Memleket çocuklarıyla yürümüştür bir dolu Anadolu takımı.
Hep söyledim; Anadolu'da bir futbol takımından çok daha fazla şey ifade eder futbol takımları. En azından geçmişte böyleydi. İstanbul çıkışından, Sarp Sınır Kapısı'na kadar kentlerin futbol takımlarıyla 1.
Lig'de top koşturdukları zamanların yakın tanığı olarak söylüyorum bunu. Bursaspor bu düşünceyi hep diri tutmuş ender kentlerimizden birisi. Çok az kentten biri hatta. Siz Bursa ve Trabzon dışında öykülerini başucu kitabı yaptırmış kaç kent tanıyorsunuz?

Ferah ferah okunur
Yani; büyük olmak için büyük düşünmek gerekiyor evet. Ama sadece takımda, kadroda değil. Her açıdan büyüklük dediğim şey.
Altyapıda büyük düşünmek; vadeli düşünmektir.
Tesislerde büyük düşünmek, kapasiteli stadyumlar inşa ettirmektir, antrenman sahalarının verimliliğidir.
Kentin bu birimlere uyumu bu birimlerin kente uyumu önemlidir. Kentle ve takımla birlikte anılacak bir futbol takımı için o futbol takımının kenti, kentin de giysisini dikkate alması gerekir çünkü.
Evet, bütünlüklü bir çabadır bir futbol takımının şampiyonluklarını devam ettirme hikâyesi. Zor süreçlerin nasıl aşıldığına ilişkin ferah ferah okunacak bir hikâye…