08 Mart 2011 | Salı

Unutturmamak için

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür...
Unutmak ihanettir bu yangın yerinde...
Hatırlamak ise düşler korkusu. Bilmek, acı çekmektir demiş ünlü şair Neruda... Hatırlamak ve bilmek; iki kere acı çekmektir o zaman. Olay tutanakçılığı, unutmamak isteyenler için iyi bir dayanaktır. O nedenle fikri takip yapalım ve geçmişe; bütün bu sıkıntıların başlangıcına gidelim... 1996-2000 yılları arasındaki efsane kadroyu neredeyse rüyalarımızda görüyoruz. Henüz bir sezon -ya da iki yıl- önceydi. Avrupa Şampiyonası'nda yarı final oynayan takımdan elimize kalanlara bir bakalım. Hangisini bugünkü kadrodan gönderseniz içiniz sızlar? Mehmet Batdal, Serdar Özkan,Ali Turan ve Musa'yı kim hatırlıyor?
Elimizde kalanlar peki? Pino, Çağlar, İnsua ve Cana... Hangisinin takımda kalmasını istersiniz.
Elinizi vicdanınıza koyun söyleyin?
Teknik direktörünü gönderdikten sonra kadro yetersizliğini gidermek için alınan yeniler var bir de; Zapata, Stancu, Yekta, Culio, Kazım... Söyler misiniz biraz Culio'nun dışında vasatı aşan kaç oyuncu var? Son olarak Stancu'yu yazabiliriz bir dip not olarak ama söyler misiniz hangisi tribünleri ayağa kaldıracak denli "kaliteli!" adamlar? -Hem de kendi takımlarının maç kadrolarında direkt oynamış olmalarına rağmen

Gençler nerede?

Kaleciler açısından da tam bir fiyasko yaşıyoruz; De Sanctis, Leo Franco, Zapata... Kaleci hazırda duran bir puandır; ne oluyor demezler mi adama?
Şunları unutamıyoruz değil mi?; Lincoln, Jo, Dos Santos, Elano, Keita... -Aaah Keita-
Alınanları takıma monte etmekten aciz, yetenekleri takıma kazandırmakta geri, yetenekli transferleri takımda tutmak ve yaşatmaktan uzak, efsane olduğu dönemlerde genç oyuncuların derin katkısından yararlanamayan kadrolarla ligde tutunmaya çalışan -ülke futboluna kazandırdığını iddia ettiği en genç yeteneğin yani Arda'nın yerinde yeller esiyorbir Galatasaray fotoğrafı var önümüzde... 2000'lerin başında memleketin aklını sallamış bir futbol kulübünün varlık gerekçesini ihmal, duruşunu ihlal eden bu yönetim anlayışının büyük bir "elden geçmeye!" ihtiyacı var... Arena stadyumu için hazırlanan o ilginç tanıtım filminde zeminin böbreklere iyi geldiği söyleniyor ama Galatasaray böbrek hastası değil. Onunkisi ruh üşümesi... Yani olayların başlangıcı bugünkü stadyumun hallerinden çok önceye dayanıyor...
Bu ve benzeri nedenlerden dolayı unutmak ihanettir...
Özellikle tarihin yazıcısı için iki kere ihanettir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor