Pençeleriyle tutundu

Aykut, Ujfalusi, Gökhan Zan, Servet, Hakan, Melo, Kazım, Sabri, Selçuk, Arda, Baros...
Liverpool maçının kadrosuna dönüyorum.
Keita'nın gönderilmesinden başlayarak Jo'nun transferine kadarki sürecin korkulu rüyasının bünyede yarattığı bütün tahribatı atmak için... Kimin ne yapacağının belli olmadığı bir kurgudan ince elenmiş sık dokunmuş kumaşın dökümüne yürümek.
Artık 'futbol adına!' konuşacağımız pek çok şey var Galatasaray'da.
Yukarıda saydığım son isimlerin arasına ilk transfer isimlerini koymak ve mide bulantısı yaşamak istemiyorum. Cana, Mustafa Sarp korkulu rüyasıydı defans tribününü sarı-kırmızlılar arasında arayan izleyen için. Ujfalusi'nin yer tutma konusunda acemilik yaşayan bir yeni yetme olduğunu kim söyleyebilir? Bütün tartışmalar son zamanların en istikrarlı millisi Selçuk'un Galatasaray'ın defans önü yükünü taşıyamayacağı yönünde sonlanıyordu. Futbolun bilicileri bir kez daha yanılmıyorlar mı?

ELMANDER ÇAYLAK MI?
Melo'nun yararının düşük olduğuna futbolu sahici gözlüklerle izleyen bir insanı ikna edebilir misiniz? Elmander'i topa nasıl vuracağını öğretmeye çalıştığınız bir 'çaylak!' olarak düşünebilir misiniz? Ne ki Baros sadece sakatlıktan yılmış ve kaçak güreşen bir 'müsabık' olmasın.
Tek çekincem Baros'un satıldı/gönderiliyor sesleri arasında kendisine başka bir deniz arayacağıydı.
O da anlamış ki 'bütün bu şehir arkasından gelecek her gittiği yere!' Hep aynı dertle...
Mücadelesiz bir şey yapamayacağını hatırlamış ve dikine oynayan bir Baros'u kim tutabilir!
Onca maç eksiğine rağmen hâlâ takımın en çok gol bulmuş oyuncusu...
Ve daha yeni sezon açtığı onun için 'düşük yoğunluklu bir stratejiyle!' oynadığı savlanan Liverpool'a ayıp etmiş olmaz mıyız?
Hâlâ da toplanıyor savaşçılar; Emirates'in ekolü' diye anılan Eboue'den, o Arsenal'li savaşçıdan söz ediyor transfer kulisleri.
Fatih Terim'in pençeleriyle tutunduğu Galatasaray burçlarının neye yaradığını daha ilk maçta gördük. Azımsamak 'ölümlülerin işidir!' Artık Yürüyedur Galatasaray...