29 Aralık 2009 | Salı

Anlarız, anlamazsınız

Hayatta kimseden nefret etmedim, kimseye karşı da düşmanlık beslemedim. Zira, kainatın en ağır beşeri yükleridir bunlar. Muhatabım hak etse de ben lâyık değilimdir düşmanlık hissi taşımaya, o yükle yaşamaya. O yük ki, tüm geleceğini atalete uğratır insanoğlunun. Sırtında o yükle başarılı, hayırlı, üretken bir insan olmak mümkün değildir kısa ya da uzun vadede. Saha sonuçları kötü giden Trabzon'a haberin kötüsü ise TFF'den geldi. Levent Bıçakçı döneminde 2012 için aday olduğu Avrupa Şampiyonası ev sahipliğini Polonya- Ukrayna ortaklığına kaptıran TFF, 2016 başvurusunda da Trabzon'u aday şehirler arasına almadı. Bıçakçı ile başlayan dışlama süreci Özgener'le devam ediyor yani. UEFA'nın bu kez Türkiye'ye daha olumlu baktığını tahmin ediyorum. Önce Şampiyonlar Ligi sonra da UEFA Kupası finalleri yapılarak test edilen bir adayın şansı az değil. Ayrıca, futbolun gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından biri olan Platini'nin, "Voleybolcu Başkan- Basketbolcu Genel Sekreter" tandemi ile turnuvaya ayrı bir espri katmayı da düşünebilir. Trabzon, Avrupa kupalarında mücadele etmekle birlikte doğal ve resmi olarak bir Ön-Asya kenti. Rubin Kazan gibi milyarder kulüpleri türemeden önce Avrupa kupalarının en uzak deplasmanı idi. Türk Milli Takımı'nın bir türlü yenemediği İzlanda'nın şampiyonunu sürklase ederken kat ettiği mesafe de kupa tarihinin en uzun mesafesiydi. Sadece bir dekat öncesine kadar da ülkemizin Avrupa kupalarında galibiyeti mağlubiyetinden fazla olan tek kentiydi. UEFA karargahındaki şampiyon kentlerin ışıklandırıldığı haritada Türkiye'nin İstanbul ile birlikte parlayan temsilcisi olduğu da söylenir hep. Ama bu tuhaf ülkenin federasyonuna, politikacısına ve yaygın medyasına yaranamamıştır, o başka. TFF'nin belirlediği aday stadyumlardan sadece ikisi gerçekte var. Bunlardan biri İstanbul'daki Olimpiyat Stadı, diğeri de hemşehrilik kriteriyle inşa edilen Kayseri Kadir Has Stadyumu. Devletin Galatasaray'a zorla yapacağı Türk Telekom Arena'nın inşaat durumu malumunuz. Geri kalan 6 stadyum ise sonradan planlanıp yapılacak. Trabzon için planlanan Akyazı veya alternatifi ise bilinmezliğe mahkum. Biliriz, uluslararası organizasyonlar farklı bir iştir. Sadece futbol kenti olmanız yetmez. Sosyo-kültürel konjonktür büyük önem taşır. Sadece maçların oynanacağı mekanlar değil, seyircilerin ağırlanacağı tesisler, meydanlar, topyekûn bir şehircilik anlayışı gereklidir. Lâkin yazılı ve yazılı olmayan böyle kriterler aşağı yukarı bellidir ve kamuoyu ile baştan paylaşılır, paylaşılması zorunludur. Aksi taktirde içinizde zaten var olan önyargının ve dışlama, nefret etme hislerinin seçiminize ne kadar etki ettiği hep tartışılır.

ÇOK YÖNLÜ BİR KENTTİR
Trabzon, sadece tescilli bir futbol şehri değil, özellikle Hıristiyan inanışı açısından turistik bir kenttir. Eğer söylentisi dolaşan Ramazan ve içki talebine hoşgörü açılarından sakıncalı görülüyorsa Trabzonlu, elbette Konya ve Kayseri'nin nasıl aday yapıldığını biraz merak eder. Otel sayısı bakımından yeterli bulunmuyorsa, 5 tane 5 yıldızlı, 6 tane 6 yıldızlı otel gerekiyorsa, aday kentlerin durumunu Turizm Bakanlığı'na sual edip görebiliriz. Yine de bilemeyiz tabii. Meselâ, ortalama biletli seyirci sayısı 10 bin civarında olan Kayseri'ye yapılan 30 küsur binlik stat, kentin mobilya üreticisi temasına uygun olarak çekyat sistemiyle yapılmış bir 5 yıldızlı otel midir aynı zamanda! Bir de ekonomisi var tabii bu işlerin. 2012'yi alan Ukrayna'nın sonradan düştüğü durum ortada. Kriz, adaylığının geri alınmasını bile gündeme getirdi; zira hazır olan değil, bizim gibi yapılması planlanan tesislerle aday olmuşlardı. Seyirci sayısı belli, ömrünün önemli kısmını 2. Lig'de geçiren bazı kentlere 30-40 bin kapasiteyle yapılacak stadyumların rantabilitesi nedir, ne olacaktır acaba?

GENİŞ DÜŞÜNÜLÜRSE
Ulaşım ayrı bir dert. Trabzon, ülkenin en hareketli birkaç "enternasyonal" havalimanından birine sahip olsa da, İstanbul'a 80, Ankara'ya 50 dakika tayyare mesafesiyle sakıncalı durumda. O halde, daha geniş düşünüp, daha Marmara ağırlıklı bir liste hazırlanabilir, meselâ Edirne dahil edilerek muhtemel ve muhtelif Balkan takımlarının maçları burada oynanabilirdi. Onların taraftarları maça otomobille gelebilir, kalifiye olanların sonraki eşleşmeleri de Yalova ve Bursa'ya kaydırılarak arabalı vapurla yapacakları unutulmaz seyahatler ülkemize artı puan kazandırabilirdi. Bu anlamda Karacabey Harası ile Manyas Kuş Cenneti'nin otopark olarak düzenlenmesi de çocuk oyuncağıydı.

İZAH EDEBİLSELERDİ!
TFF, olmayan tesisleri ve geleneksel Trabzon körlüğüyle önemli bir organizasyona talip olurken futbolumuzun çok önemli bir değerini, bir lokomotifini, bir enerji kaynağını kırmış ve kızdırmıştır. Oysa, bu işi "varsa tabii" izah ederek ve "mümkünse tabii" gönül alarak yapsa, yasal ve mantıksal altyapısını incelikle ve ayrıntısıyla izah etse, anlayabilirdi Trabzonlu. Ama önce TFF zihniyetinin kendi uğraştığı konunun özünü ve rasyonelini anlaması gerekirdi ki, deneyimlerimize göre, anlatmaktan olduğu gibi anlamaktan da nasipsizdirler. Daha o 2012 gelmeden, 2016'nın kötü haberi geldi Trabzon'a. Olsun, varsın. Trabzon'a değerinden ve şanlı tarihinden kaybettirmez. Ancak federasyon için aynı şeyi söylemek mümkün değil maalesef. Trabzonlu'nun ne tepkisi ne de anlayışı onlara ilaç olmaz asla. Bugüne kadar anlamadıkları gibi bundan sonra da anlamayacaklardır. Zira bu bir nasip meselesidir. Biz onları anlayabiliriz, hoş görebiliriz ancak nefret ve düşmanlık hislerini tedavi edemeyiz, ruhlarını sağaltamayız. Allah onları nasıl yarattıysa öyle yaşayacak ve öyle yargılanacaklardır. Kendilerini mahkum ettikleri yükü mecburen taşıyacaklardır. Bu da onların kötü haberi işte...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor