13 Temmuz 2010 | Salı

Yeni başkent

Ne yapalım şimdi?
Zamanın gerisine koşup, bugünleri mi haber verelim?
Aldığı parayı hak etmeyi reddeden Güiza'nın, utanma duygusu olmadığını mı anlatalım?
Tarihin en ezik ve en beceriksiz adamını bizler eleştirirken, tribünlerin çığlık çığlığa alkış tuttuğunu mu hatırlatalım?
Fenerbahçe'de yalan hayallerin müşterisi boldur diye, yalanların body-guardlarını mı teşhir edelim?
Artık çok geç.
Çünkü, iki sezondur sahanın ortasında ağlayan Güiza şimdi palazlandı, koca Fenerbahçe'ye meydan okuyor.
Aragones, Daum ve Güiza manzaralarında gördük ki...
Fenerbahçe; dört yanı yönetim beceriksizliğiyle dolu bir bahçe.

***
İki sezondur, yalan hayallere ve rivayetlere kurban edilen bir takım yaratıldıysa.
Bunun önüne geçmesi gerekenler de ortadadır.
Fenerbahçe'de tribünleri ayağa kaldıracak ve heyecanlandıracak birilerini arıyorum da, geçen yılın kopyası sahaya çıkacak gibi.
Taraftarın bastırılmış öfkesinin önü kesildi sanılıyor. "Vahşi Bilica" hâlâ takımda.
Bu adamın üzerindeki Fenerbahçe formasının canı yanıyor.
Colin Kazım, beraberinde getirdiği bitirimliği bulaştırmak için, takımın içinde ruh ikizini arıyor.
Dileriz, geçen yılki hataların, tekrarına lüzum görülmez.
Sadece Daum'un her halttan sorumlu tutulduğu... Ve gerçek suçlulara kahraman muamelesi yapılan bir takımda.

***
Güneş en güzel Beşiktaş'ta parlıyor şimdilik.
Quaresma'nın değerini yükseltecek olan "apoleti" değil, vereceği mücadele.
Beşiktaş taraftarının bazı futbolculara "garip bir sadakati" vardır.
Quaresma bunlardan biri olacak ve bu transfer, tribün bütünlüğünün de simgesi olacak.
Galatasaray, bonservis bedellerinden para kazanan ender kulüplerden biri olarak, garip bir alışverişin içinde.
Transferdeki soru işaretlerinin cevabını da, sezon başlayınca verecek.
Adnan Polat, tek zarla düşeş atmayı deniyor ama...
Bazen imkansız diye bir şeyler de var.
Bunun en güzel örneği, bozgunla biten geçen sezonun "garantili transferleri!"

***
Tarihin en keyifsiz Dünya Kupası finallerini izledik.
Yeteneğin önünü kesen sevimsiz bir sistemin, tüm kulüpleri nasıl sardığını.
Gördük ki, futbolun yeni başkenti "sadece koşmak!"
Ama bununla futbola yeni bir soluk getirmek mümkün değil.
Futbolun güzelliklerine müptela olan bir toplum vardır ki... Onları sadece "koşan takım" gerçeğiyle kandıramazsınız.
Onlar için, futbolun temsil etiği kudret, koşmak kadar, estetik ve yaratıcılıkta gizlidir.
O yüzden ne Gerd Müller'i unutabilirler, Ne Cruyff, ne Breitner ve diğerlerini.

***
Ayrıca bu Dünya Kupası gösterdi ki...
Futbolun gerçek katili hakemler.
Korkak, kişiliksiz ve vicdansız adamlar!
Düşünüyorum da...
Hakemler belki de kadın olmalı.
Emin olun, çok daha namuslu maç yönetirler.
Çünkü Dünya Kupası finalinde de gördük ki...
Erkekçe maç yönetmek, tarihe karıştı artık.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor