29 Ekim 2010 | Cuma

Beşiktaş'ı görmek

Quaresma gitti, onun yokluğunda, bastığı yere beton atılmış bir Kartal gerçeği çıktı.
Ve bütün açıklar da ayyuka çıktı.
Geçen yıl liderden 10 puan fark yiyen takımın iskeletine et taşıyan tek adam Quaresma...
Gerisi koca bir yolan.

***

Quaresma kaleci Hakan'ın güvensizliğinden, Rüştü'nün yan top bataklığından takımını kurtaracak.
Quaresma, Zapo'nun hatalarına ilaç olacak. Orta alandaki dekora renk katacak, hayat katacak.
Ve Quaresma bu takımın en etkili hücum gücü olacak?
Fizik kurallarına aykırı.
Bir adam takımın enerji deposuna dönüştürülürse, elektrik de yüklenir.
Sakatlıklar da kaçınılmaz olur.
***

Guti'den de kimse fazla bir şey beklemesin. Top ayağına gelince, en iyi biçimde kullanacak ve takım bununla yetinecek. Arkadaşları onun düşünce hızına yetişemeyecek.
Guti de arkadaşlarının hareket hızına geç kalacak.
Çünkü saha içinde aldığı pozisyon, en fazla hızlı yürüyüş pozisyonu. Nihat Kahveci bütün eleştirileri üzerine çeken mıknatıs. Beşiktaş'ın en itici adamı.
Bu kadar kötü ve bakımsız olmasına karşılık, hiç kimsede olmayan bencillik de onda. Beşiktaş taraftarı saygısından sabretti ama Nihat o saygıyı göstermedi. HHH Herkes İbrahim Üzülmez'i koşan ve mücadele eden adam olarak parmakla gösteriyor da... İbrahim Üzülmez'in, takım hücuma kalktığı zaman, topu sol ayağıyla arkaya çeken klasik hareketinin, el freni olduğunu kimse görmüyor. Nihat kadar, Nobre'nin de modası geçmiş futbolun temsilcisi olduğunu görmeyenler gibi.
***

Beşiktaş, sezon başındaki gök gürültüsü takımı değil.
4 maç arka arkaya kaybeden bir takımın sorunları da, hafife alınacak sorunlar değil. Schuster'in sahanın kenarında bu kadar rahat olması, kendisine güvenin resmiyse.
Bu ülkeyi tanımak için, fazla rahat olduğunu hatırlatmak da, bizim görevimizdir.
Çünkü Beşiktaş'ta gördüklerimiz gerçek.
Görmediklerimiz daha gerçek.

* * *
DÜRTMEDEN OLMUYOR
Hiddink
yurt içi gezilerine başladı. Ve bazı gerçekleri yeni fark ediyor. Düşünüyorum da, dünya çapındaki teknik adamlara bile dürtmeden iş yaptırmak mesele. "Niye zamanında bunları yapmadınız?" diye sorsanız, "işim vardı" der. "Sizin bundan başka ne işiniz olabilir ki?" diye sorsanız, "tenis oynamayı" bizdeki görevinin üstünde tutar. Ve bizler böyle adamları el üstünde tutarız.. Medyatik yer göstericilerin tuttuğu fenerde, Hiddink gibileri hep aydınlık çıkar. Onun karanlık yüzünü görmek için, Azerbaycan maçı yetmez. Adamların kayırılması da... O yüzden bizde böyle adamlara verecek yıl da bitmez, para da. Ama bilinmelidir ki... Hiddink'i dürtenler kazanmıştır, ayaklarına halı serenler değil Hiddink'i harekete geçiren de bu eleştiri gücüdür. O yüzden kimse eleştiriden korkmasın. Yağcılardan korksun.

* * *
GADDAR GARDİYAN
Niang
, hala Galatasaray maçının etkisinde. "Ben böyle tekme görmedim" diyor. Sen Bilica'yı bir seyret, o gaddar gardiyanı!
Ondan sonra konuş!

* * *
ELEŞTİRİ GEÇİRMEZ ZIRH
YöneticiSerdar Adalı'ya göre Nihat Kahveci'ye yapılan eleştiriler acımasızca. Ne yapalım, Nihat'a acıyalım mı?
Nihat, Beşiktaş'a zaten yeteri kadar ağırlık yapıyor, o yüzden Serdar Adalı ona eleştiri geçirmez bir zırh armağan etsin bari.
Ama benim bir önerim var. Serdar Adalı, Nihat için kafa yorduğu kadar İsmail Köybaşı'nın harcanmasına itiraz etsin.
Takımına daha çok şey kazandırır.

* * *
HASAN ALİ: BÜYÜLÜ IŞIK
Tolunay
Kafkas'ın Almanya'da keşfettiği kemik gibi bir genç.
Kendine has bir tarzı var.
Bu sezon Kayseri'nin sol kanadında büyülü ışıltılar saçıyor. Bindirmeleri harika. Dayanıklı ve cesur.
Türkiye'de sol kanat oyuncusunda büyük sorun yaşanırken. Hakan Balta gibi birine bütün nimetler sunulurken.
İnsan ister istemez, milli takımın başında cesur teknik adamlar arıyor.
Üç büyükleri kollamayan...
Böyle gençleri işaret ederken, haksızlığın duvarlarına poster asmaya bayılıyorum.
Adam kayıranlara inat!

* * *
KOLBASTI YANGINI
Trabzonspor'un kadrosuna baktığımız zaman, diğer büyüklerin gerisinde bir takım görürsünüz.
Ama oynanan futbola bakınca, büyüklerin ötesinde bir takım görürsünüz.
Kolbastı yangınının sırrını çözmek için, Şenol Güneş, Sadri Şener ve ekibine bakmak yeterli. Şenol Güneş, prensipleri her şeyden daha önemli kılan, geliştirmeyi kendine ilke edinen usta.
Ondaki doğru hamleleri ve cesareti alkışlamak gerek. Sadri Şener, kulübü gerilimden uzak tutan sevimli başkan.
Onlar fırtınada mücadeleyi sevdiler.
O yüzden bir çok şeyin üstesinden geleceklerine kuşkum yok.
Sabrın sonu Trabzon.

* * *
KAYSERİSPOR GERÇEĞİ
Kayserispor'da sağlıklı yapılanmanın izlerini görüyoruz. Gençliğe güvenin ve cesaretin ortaklığını.
Sahadaki futbolun, diğer takımların verdiği mücadeleye hiç benzemediğini.
Kayserispor'da Şota'nın elini sıkmak kadar, Şota'nın öncesinde atılan temelleri inkar etmeyelim. Ertuğrul Sağlam ve Tolunay Kafkas'ı... Süleyman Hurma'yı...
Yönetimin bütünlüğünü.
Doğru adamların ortaklığını.
O yüzden sahanın ortasında bu takımın sadece bugünü değil, yarını da duruyor.
Adam gibi takım yönetmek de böyle oluyor.

* * *
HAFTALIK
Güiza taraftarı çok özlemiş.
Saatler korkuyu çeyrek geçiyor!

* * *
Meğer Schuster'in tribündeki gözü Tayfur Havutçu'ymuş.
Bence onların taktikle işi yok.
Ellerindeki kağıtla, kulübede adam asmaca oynuyorlar.

* * *
2 maç kazandı ya...
Bülent Uygun, Eskişehir taraftarının gözdesi oldu.
Onları bu yanlışlığa itiraz ederler zannettim.

* * *
Ekranda iki kişi bir olup maç anlatamayan adamlara isim buldum. "İltihap kapsülleri."

* * *
Yalan haberle sözde futbolcusunu pazarlayan menajerlere yarından sonra "Yalancı tellal" denecektir.

* * *
Teofilo gibilerine ders vermek, bizdeki yöneticiliğin resmi belgesi olmalı ki.
Herkes haddini bilsin!

* * *
Galatasaray ve Fenerbahçe beraberliğe sevinmekte de berabere kaldılar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor