30 Ekim 2010 | Cumartesi

Futbolun gecesi

Dün iki yüzlü bir maç izledik. İlk yarıda Bursa'da olmayanlar Fenerbahçe'de vardı. İkinci yarıda Bursa'da olanlar Fenerbahçe'de de vardı ama galibiyet ortada kaldı.
Harika bir ikinci yarı... Son yıllarda göremediğimiz bir futbol gecesi...
Bence ikisi de kazanmayı hak etti.
Ama ikisi de başını beraberliğe eğdi.
Değdi mi? Onu arkadan gelen takımlara sormak gerekir.

***

Dün gece konuşulacak üç adam vardı.
Biri Sercan, diğeri Emre Belözoğlu...
Ve kritik pozisyonların örümcek adamı Volkan Demirel... Sercan, derinlemesine hücumun ülkedeki en etkili adamı.
Dün gece, beyniyle ayakları arasındaki köprüde, kötürüm vuruşların sahibi olarak geceye damgasını vurdu.
***

Ve Emre Belözoğlu... İki kale arasında mekik dokurken ve oyunu okurken, "ateşleyici" oydu...
Sezgisi diğerlerinden birkaç saniye öndeydi.
Estetik, kolektif ve enerjikti. İkinci yarıda Alex'le birlikte takımı "sürükleyici" de oydu ama yetemedi.
***

Maçın tedirgin bir başlangıcı vardı.
İki takımda, alan savunmasının öne çıktığı, bol faullü bir başlangıç. Fenerbahçe ayağa oynayan takım, Bursaspor'da gereksiz uzun top sevdası. Fenerbahçe'nin oyuna ağırlığını koyduğu dakikalarda öne çıkan Emre, golün de merkez üssüydü.
Soldan harika girdi, Alex'ten gol postası, Semih'ten "kaşmir dokunuş." HHH Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki oyununa bakınca, takım ruhunu gördüm. Bilica, kesilen biletini geri almanın mücadelesinde.
Bir maçlığına başka adam olmuş! Gökhan Gönül, eski resimlerin içinden çıkmış gibi. Yobo, emniyet kilidi. Sakin ve garantici. Alex'in iştahlı hali, Bursaspor'un kendi alanına hapsolma sebeplerini oluşturdu. Stoch yok, Baroni sıradan...
***

Bursaspor'a baktım. Sercan'ın dışında kimse yok.
Defanstan çıkma hızıyla, hücumda işi ağırdan alma gerçeği arasındaki fark, tabelaya yansıyan farktı. Bursa forveti, Fenerbahçe savunmasının üst düzey mücadelesine yenik düşerken, alışılmış görüntülerinden uzaktı.
İlk yarıyı "Bursa ipeğini ateşe veren Fener ateşi" olarak yorumladım.
***

Ama ikinci yarıda başka bir Bursaspor buldum. Yokluğun yol arkadaşları, varlığın arkadaşları oldu. Bursaspor'un duran toplardan gol atma projesi de, ikinci yarının başında hayat buldu.
Üstelik beraberlikle yetinmeyip, daha fazlasını isteyen bir Bursaspor çıktı sahneye.
Bu da Fenerbahçe'nin istediği boşlukları bulmasına sebep oldu. Stoch'un boş alanı kullanamayan yavan bindirmelerinin, hiçbir işe yaramadığını izledik.
Ama Alex kavgaya soyundu. Emre yine harikaydı. Mehmet Topuz'un yokladığı pozisyonlarda, biraz talihsizlik vardı, biraz Ivankov becerisi.
Buna karşılık Bursaspor'un Sercan'la yakaladığı net pozisyonlar var.
O pozisyonlarda golün olmayışı, kimsenin gülmediği şaka gibi. Volkan'ın ciddiyetini ve hünerlerini de inkar etmeyelim tabii.
***

Gecenin sonunda Fenerbahçe'yi tarif edersem.
Kaçacak yeri kalmayanlar gerçeğe sığınır. Dün geceki Fenerbahçe'nin gerçeği koşmaktı, çok koştular az attılar.
Bursaspo
r'u tarif edersem...
Bulunduğu yeri korumak, orayı elde etmek isteyenle karşılaştığı zaman, işler daha daha zorlaşıyor. Ama onlar zoru seviyor.
Maçın son çeyreğindeki görüntüler iki takımın sırlarını açığa vurması bakımından önemliydi.
Ama seyir zevki açısından bir harikaydı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor