Yeter ki...

Bu kadar iddialı başkan, deneyimli teknik adam ve bu denli kaliteli kadroyla sezona başlayan Fenerbahçe'nin sezon adına öne çıkan en önemli zaafı çoğunlukla kapasitesine ulaşmaması olmuştur kanımca.
Tabii çoğu rakip de bilinen psikolojik nedenlerle performanslarını ikiye katlamak isteğiyle sahaya çıkınca, Alex ile arkadaşları ummadıkları sonuç ve skorlarla karşılaştılar bu yıl.
Gerçeği söylemek gerekirse bu görüntünün birinci derecedeki sorumlusu Daum'dur.
Çünkü kaliteli bir kadronun hem uzun süre kapasitesini inkar edercesine oynaması, hem de kendisinden küçük sıkletteki rakipler karşısında sıkça zorlanması ancak teknik heyet yanlışlarıyla gerçekleşebilir.
Ne yazık ki kariyeri ve deneyimiyle bağdaşmayan tercihlerine tanık oluyoruz bu sezon Alman teknik direktörün. Aşırı muhafazakar tutumuyla rekabeti, takım ruhunu örseliyor, kadro kalitesinin ortaya çıkmasını engelliyor.

Güiza seçimi doğru mu?
En kötüsü futbolcularına eşit uzaklıkta durmuyor, formayı verirken önyargılı davranarak, oyuncularının özgüven duygusunu erozyona uğratıyor. Elinde Gökhan Ünal ve Semih gibi 2 önemli golcü varken, sakatlık sorunu bulunan Güiza'yı sahaya sürmesi (oyunda kaldığı sürede hiç yararlı olamadığı halde sakatlanıncaya kadar bu futbolcuya tahammül etmesi) bunun en tipik örneğidir herhalde.
Elbette bazı oyuncular 'özel'dir, onlara sıradan futbolcular gibi davranılamaz. Ancak hem Fenerbahçe'nin formasını giyen futbolcu "sıradan" olamaz, hem de en yararlı oyuncu sağlık sorunu bulunmayandır.
Hoş sakatlık, şanssızlık ve daha başka faktörler de bazen işin içine girebilir futbolda. Ancak şu anda işin özü şudur: Yeter ki Daum tavır, tutum ve tercihleriyle dizginlemesin, hakem hataları ayakbağı olmasın.
Gerisi pek sorun teşkil etmeyecektir. Zira Fenerbahçe sezonu şampiyon olarak tamamlayacak kalite ve tecrübeye sahiptir.