İşler yolundayken...

Şu sıralar Trabzonspor'un keyfine hiç kimseye limon sıktırmam! Sıktırmam... Çünkü bu keyfe kimsenin ortak olup, Trabzonspor taraftarının keyfinin de başka ellerce çalınıp üzerinde horon oynanmasına da izin vermem.
Neden derseniz, son iki haftada alınan 6 puan ile taraftarlarını ve kendisini öyle bir havaya soktu ki doğrusu, Kayserispor maçında puan verip de keyiflerin kaçmasını asla istemem.
Bunun için de öncelikle yöneticilerin ve sayın başkanın maç öncesi beyanlarında iki defa düşünüp bir defa söylemesi gerekiyor. Amaç rakip takım değil, iç motivasyon olmalıdır.
Rakip rakiptir anladık da... Onları hasım yapıp sahaya doldurarak sürmenin bir anlamı yok.
Haaa... Oldu olacak, hiç konuşmasanız daha da verimli olur. "E, biz ne zaman konuşacağız?" derseniz, size derim ki biraz bekleyin "Son gülen iyi güler" atasözüne uygun olarak maçlardan sonra konuşun daha keyifli olur. "Az sözde selamet çok sözde melanet" vardır sözünü de hatırlatalım.

Kayserispor'a dikkat
Maçların genelde ilk 15 dakikasında Trabzonspor mutlaka üç gol pozisyonu yakalamaktadır.
Fakat her nedense bizim oyuncular bu pozisyonları genelde rakip takıma hoşgörülü davranıp gol yapmıyorlar!
Eğer rakibin fiyakasını bozup bu sefer hoşgörü (!) raconunu terk ederlerse başta atılan gol, Kayserispor takımının pastırmasını da sucuğunu da pazara çıkarmış olur.
Unutmamak gerekir ki Kayserispor takımı fevkalade iyi bir ekipten kuruludur.
Her an ne yapacakları belli olmayan en ufak gevşeklikte dünyayı size dar edebileceklerini unutmayın.
Bu maçın psikolojisine sahip olup serin kanlı oynayan ve maçı 90 dakika boyunca kafadan silmeden, rakibin sertliğinden yılmadan, sinir harplerine mağlup olmadan pişkinlikle oynayacağınız bir 90 dakika sonunda üç puanı cebe indirmeniz hiç de zor değil.
Dikkat... Şota argümanının Trabzon'daki havasını ve bilgisini asla küçümsemeyin.
Geçen haftaların yakalanan fiyakayı bozmayın da ne yaparsanız yapın... Aman ha