13 Haziran 2013 | Perşembe

Bu süreçte "DİK" oynadık

Bir Afrika atasözü şöyle der: Aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça avcı hikayeleri dinlemek zorundayız! Bugüne kadar birçok avcı masalı dinlediniz, şimdi sıra geldi aslanın hikayesine. İşte bizim hikayemiz: 3 Temmuz sabahı devletin savcısı düğmeye bastığında Allah'a nasıl yürekten şükrettiğimi dün gibi hatırlıyorum. Yıllardır bu ülke futbolundaki pisliklerin üzerine oturanları işaret ediyorduk ama kimse tınlamıyordu. 3 Temmuz'da yeni bir fırsat doğmuştu, temiz futbol adına birlik olabilir, kendi göbeğimizi kesebilirdik. Ama nerdeee… Yine kalemşörler, eyyamcılar çıktı karşımıza. Biz ilk tapeleri okuduğumuz anda, cesaretle "Bunlar aleni şikedir" derken karşımızda bin bir eyyamcı türüyordu. "Yargısız infaz yapıyorsunuz… Fenerbahçe düşmanısınız!" türünden saldırılar sarmıştı dört bir yanımızı. Biz her türlü tehdide, gözdağına, küfre, hakarete rağmen, "Şikenin kararı vicdani kanaatle verilir ve bize göre bu tapeler şikenin açık kanıtıdır" diye haykırmaya devam ettik. Yazık ki koca ülkede, Trabzonspor'un yürekli taraftarı dışında yanımızda duran hiçkimse olmadı. Bir de bir avuç meslektaş. Hepsi bu.

UEFA sopası
Karşımızdaki cephe inanılmaz kalabalıktı ve onlar gerçekleri değil insanların duymak istediklerini söylüyorlardı: "UEFA bu işe karışmaz! Süreç bitti! Federasyon şikeyi halletti! Hani UEFA sopası nerede?" diye akılları sıra kafa buldular. Aylarca çile çektik, dert anlatmaya çalıştık. Üzüldük, yorulduk ama asla pes etmedik. Yaradan'a sığınıp cesaretle yürüdük yolumuzda. Allah yarına bırakır, yanına bırakmazdı bunu biliyorduk. Bir başka şeyi daha biliyorduk; Platini'ye rağmen UEFA'nın kendi dinamikleri eninde sonunda harekete geçecektir. Araştırdık, soruşturduk ve gördüğümüz gerçekleri vicdan süzgecinden geçirip cesaretle doğruyu söyledik. Sonra... Sonrası malum. Yaşanan tüm olaylar bizi haklı çıkardı. Şimdi yağdanlıklara soruyorum; benim söylediklerim, yazdıklarım ortada, sizin söyledikleriniz de öyle. Peki hiç yüzünüz kızarıyor mu!?

'O SEZONU YOK SAYMALIYDIK!'

Şike olayı patlamış ve Aydınlar federasyonu kulağının üzerine yatmaya çalışıyor... 13 Temmuz 2011'de bu köşede "Federasyon küme düştü!" başlıklı bir yorum yazdım. En önemli ayrıntıda şu öneri vardı: Sayın Aydınlar keşke eyyamcılara değil de bize danışsaydınız; o zaman size; "Bu ligi yok sayın" tavsiyesinde bulunurduk. Günler, haftalar geçti ve Aydınlar'la karşılaştık. Artık TFF başkanı değildi. Genel yayın yönetmenimiz Zeki Uzundurukan kardeşimle Antalya CIP salonunda karşılaştığımız Aydınlar, tüm samimiyetiyle şu itirafta bulundu: "Evet yapmamız gereken sizin önerdiğiniz şeydi!" Diyorum ya, hep doğruyu söyledik de sakalımız da olmasına rağmen sözümüzü dinleyen olmadı. Sonuç ortada!

SiZ SÖYLEYİN...
Fransızlar'ın dediği gibi adalet yorumlarımız saatlerimize benziyordu ve herkes kendininkine inanıyordu. Ama ben şike sürecinde sadece kendi saatime değil, "Avrupa'nın göbeğindeki futbol saatine!" baktım ve ona göre yorum yaptım. Cesaretle haykırdım: 2011 yılında şike yapıldığı aşikardır… Karar için mahkeme beklenmez, vicdani kanaat yeterlidir! O sezonun şampiyonu Trabzon'dur... TFF, Türk futbolunu uçuruma götürüyor! Şimdi elinizi vicdanınıza koyup kararı siz verin; doğruları kim söylemiş Turgay Demir mi, başkaları mı?

Fener'in başı dertte!
Şike sürecinde adı geçen tüm Fenerbahçeliler ceza yargılamasında ceza alırken iki asbaşkan Şekip Mosturoğlu ve İlhan Ekşioğlu ile birlikte Cemil Turan ayrıca disiplin kurulunda ceza aldı. Bu nedenle Fenerbahçe'nin bu süreçten ceza almadan kurtulması neredeyse imkansız. 2 yıl men ceza verilmesi büyük ihtimal, ben bir çok kişinin aksine böyle bir cezanın verilmesi halinde erteleme olayının gündeme geleceğine inanıyorum. Disiplin suçu tekrarı konusu tartışmalı olsa da benim yorumum bu yönde.

Beşiktaş kurtulur (mu)!
Tayfur Havutçu'nun tapeleri çok net şike girişimidir ve ceza alacaktır. Ancak yalnız hocanın ceza alması kulübün cezalandırılmasına yetmez. "Ya Adalı?" derseniz, onun bir tek tapesi yok, hakkındaki konuşmalar var. Sevk sebebi mahkemeden aldığı ceza. Bu süreçte yargıtay kararını verir ve aklanırsa dosyası düşer. Dolayısıyla Beşiktaş'ın ceza alması düşük bir ihtimal. Ama o düşük ihtimal gerçekleşirse büyük tehlike doğar. Çünkü Beşiktaş o sezon UEFA'ya katıldı. Bu olayda ceza alırsa suçu katlanır ve ağır bir yaptırımla karşı karşıya kalabilir.

UEFA, TFF'Yi TACA ATTI
Herkes UEFA'nın neden TFF'yi es geçip kulüpleri muhatap aldığını merak ediyor. Bu sorunun cevabı Fotomaç'ın 11 Haziran tarihli manşetinde vardı. Tüm medya içinde bu detayı yakalayan yalnızca Fotomaç oldu. Evet o detay şuydu; UEFA kulüplere gönderdiği yazıda şöyle diyordu; Türkiye Futbol Federasyonu "şikeye ceza vermediği için" UEFA sürece müdahil olmuştur! Bundan sonraki süreci UEFA karara bağlayacaktır. Şimdi anladınız mı es geçmenin nedenini? Aleni şike cezasız bırakılmamalıydı.

ŞAMPiYON TRABZON

Net söylüyorum Beşiktaş şikeden ceza aldığı anda Türkiye Kupası ortada kalır. Çünkü İstanbul BB'nin de dosyası var ve Beşiktaş ceza alırsa kupanın sahipsiz kalması büyük ihtimaldir. Peki ya şampiyonluk! Birileri yine aynı telden çalar, "UEFA bu konuya karışmaz ve TFF'ye bırakır " masalı anlatır. Yahu UEFA'nın gözünde TFF aleni şikeyi görmezden gelmiş bir kurum dolayısıyla Fenerbahçe'yi cezalandıran bir UEFA, şampiyonluk kararını asla TFF'ye bırakmaz. UEFA'nın yapacağı "Benim verdiğim kararlar doğrultusunda uygulamalarını gözden geçir" demek olacaktır. Bu da şampiyonluğun Trabzonspor'a gitmesi demektir. Durum o kadar net. Tabii görmek isteyenler için...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor