Varsa yoksa Baros

Ligin bu sürecinde iyi futbol-kötü futbol tartışılmıyor.
Öyle ya da böyle alınacak 3 puan, lig sıralamasının ötesinde takımların Avrupa kulvarını da belirleyecek. G.Saray artık kadro zenginliği yaşamaya başladı ama lig bitti. G.Saray çift forvetle çıktığı Belediye önünde golü erken buldu ama rakibe inanılmaz pozisyonlar da verdi.
Neill kim ne derse desin G.Saray'ın 12'den vurduğu tek transfer. Dün yoktu, savunmadaki değeri sanırım daha iyi anlaşıldı. Elano sakatlanıp Ayhan oyuna girince G.Saray orta alanda maç genelinde daha efektif oynamaya başladı. Belediye-Galatasaray ilişkisi, Fenerbahçe-
Galatasaray ilişkisine benziyor.
Belediye'nin G.Saray'a şansı bir türlü tutmuyor, tıpkı G.Saray'ın Fener'e tutmadığı gibi.
Neyse Eğer Belediye'den Efe gününde olsaydı G.Saray'ın işi zordu.
Hele bir pozisyonda penaltı diye kendisini gereksiz yere atmasa daha tehlikeli olabilirdi. Aydınus'un 'Beni kandırmaya teşebbüs ettin' kararı doğruydu. Bu yarıda Baros, fırsatçılığını attığı tek golle gösterirken takımın değişmez golcüsü olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Gol kaçırma yarışı İki
takım da 2. yarıda inanılmaz bir tempo yakaladı.
Önce Belediyespor, Ali Güzeldal ile direğe tosladı... Ardından da sırasıyla Baros, Keita, Arda G.Saray adına inanılmaz goller kaçırdılar. Arda ile taraftarın lig bitmeden barışması taraftarın ona alkışlı desteği güzel görüntülerdi.
Ama sahada beklediğimiz Arda yoktu sanki sezonu kapatmıştı...
Bu takım öyle ya da böyle ciddi revizyondan geçmeli, gidecekler gidip kalan sağlara da ciddi takviyeler yapılmalı.
G.Saray, Avrupa Ligi'nde finale kalan Atletico Madrid'i nasıl yaşlı gözlerle izliyorsa, göz göre göre kaçan lig şampiyonluğu için de aynı şekilde hayıflanıyordur.
Ligin bitimine doğru G.Saray ite kaka kazanmaya alıştı ama atı alan da Üsküdar'ı çoktan geçti.