Adele gerginliği

Bu takımın durumu Baros'un yaşadığı adele gerginliğinden daha öte sıkıntılar taşıyor...
60. dakikaya girilirken Misimovic, Pino'nun önüne tam ceza sahasına girerken bir top bırakıyor; leş... Misimovic'in ve Galatasaray'ın açmazı burada işte. Herkes birbirinin önüne leş bırakıyor.
Kokmuş, yeniden üretilemeyen, kokan, tazeliğini yitirmiş... Takım kurgusu, taktik anlayış ve yönetim olarak da tazeliğini yitirmiştir artık sarı- kırmızlı armada.
Birbirinin aynı ve tıpkı basım golleri getirin aklınıza; yanyana duramayan futbolcuların ayrımsız düşüşlerini getirin gözünüzün önüne.
Oyuna 'önde basarken!' arkayı kollayamamak kadar 'amatörce' gollerle yıkıldı Galatasaray. Yenilen iki golün ardından yine bir 'yıkılma' anında 3. golü yeyiverdi Galatasaray. Ve yine basiretsizliğin hediyesi 4. gol... Kurmayayım diyorum ama; futbolcular kendileri için 'bunlar iyi futbolcular değil!' diyen antrenörlerine 'nispet' yaparcasına isteksizler.

Fatih Terim gelsin
Teknik direktörleri de 'zaten yeteneksiz bir futbolcu topluluğuna taktik vermenin gereksizliğiyle!' önlemsiz ve heyecansız. Ve fakat şöyle bir şey var; tribün ne olduğunun farkında.
Belki bir yerden başlanacaksa inanın onların sayesinde olacak bu. Misimovic'e ıslık, Fatih Terim'e yönelik isteğim nedeni bu işte.
Rijkaard'a istifa isteğinin nedeni yani; işte bu... Aylardır 'Git Rijkaard!' diyorum. Kim gelsin Fatih Terim mi? sorusuna da hep evet dedim.
Yeniden ve yine bir Galatasaray için gerekli montaj 'o'dur. Benim bunu istiyor olmamdan çok 'malzemeye ne gerekli?' sorusunun yanıtı 'Fatih Terim gibi bir teknik direktördür!' çünkü...
Ve ilişkilerin sosyolojisi, psikolojisi, futbolcunun ruhu-fizik sağlığı, tribünün halleri, yönetimin vaziyeti onu gerektiriyor 'o'nu imliyor çünkü..