14 Mart 2011 | Pazartesi

Yenilgiyi sevmek

İlk yarım saat dolmadan henüz bir sahne var: Galatasaray defansının hemen karşısında Ankaragücü ileri uç adamları orta saha destekli dört kişi olmuş kapatıyorlar, o anda Galatasaray defansı kalecisine dönüyor, arada 20-25 metre var.
Başkent ekibinin ileri çıkmış adamları biraz cevval olsalar boğmaca yapacaklar...
Zapata önce kendisine gelen topa gelişigüzel vurup uzaklaştırıyor ardından da arkadaşlarını uyarıyor: 'İleri at!' Hâlâ bir şeylerin oturmadığının göstergesi bunlar...
Bu zor deplasmanda Galatasaray önce topu ayağında iyi tutacak, ardından da Pino ve Aydın'la buluşturacak topu... Bu ikiliye Kewell da katılırsa yani kurgu sahaya iyi yansıtılırsa sonuç beklendiği gibi olacak.
Belli ki Hagi bu kez ileride çabuk adamlarla sonuca erken ulaşmayı istiyor.

Golcülerin işbirliği
Pino, Kewell'dan aldığı akıl dolu pası altın bir çanakta Aydın'a aktarıyor ve o da tam bir yıl süren 'gol orucunu Ankaragücü'ne karşı bozuyor!' İkinci yarı Sestak-Fatih-Sapara'nın (Gabriç destekli) ilk yarıdakine benzer 'pres oyunları' bir korner atışında golle sonuçlanıyor.
Aydın-Pino işbirliği tutuyor bu kez ve Galatasaray'ın en çok şut atan futbolcusu Pino 'usta işi yazıyor!' Ankaragücü ağlarına...
İşte bu direnç ya da inat diyorum kendi kendime; bu olduğunda Galatasaray kendi kimliğini ortaya koyabilir... Dikkat, sezgi ve enerji; Galatasaray'ın uzak düştüğü şeyler bunlar. Başta anlatmaya çalıştığım şey buydu işte... Ancak her atak yediği pozisyonda durgun ve seyirci konumundaki bütün oyuncuların kaybettiği maçların hanesine yazıyoruz bu haftayı da...
Bozkır güneşi batıyor ufukta, üşüyoruz; şimdi hep kaygı artık...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor