Zor oyun

Görüntüsü güzel, dizilişi özel ve beklentisi yüksek bir taraftar topluluğunun önünde yeşil-beyazlı temsilcimiz. Biraz "hüzün" var duruşunda; Nejat Biyediç'i kaybettik!
Başı Ulu bir Dağ gibi yitip gitti büyük usta… İlk dakikalarda belli ki Timsah basacak Anderlecht hızlı adamlarla çıkıp sıkıştıracak. Rakip UEFA'dan Süper Kupa'ya kadar uzanmış başarılarıyla anılan bir ekip. Garip ki 'şartnameleri gereği' ligi birinci bitirmişler ama play-off maçlarında 3. oldukları için yolumuza çıkmışlar… Tam geriyi sağlam tutmalı diyorduk ki, iki kez yokladı Belçika'nın sarı-kırmızılıları ama Fernando ve Suarez'in vuruşlarını Carson'un maharetiyle savuşturduk. Suarez'in boş kaleye yolladığı topta Aziz Serdarımız yetişmese ilk çeyreğini mağlup geçeceğiz maçın... Terliyoruz...

TAM ZAMANINDA; TAM...
Topla oynama yüzdesinde yarı yarıya üstün görünüyoruz. Önce Ozan, sonra N'diaye ardından da Gökçek istekli giriyorlar ama son topu kullanmada bi gariplik var. Bir türlü çerçeveyi bulamıyoruz. Ama Gökçek'in penaltısı rahat bir soluk aldırıyor bize. Tam zamanında diye geçiriyorum içimden; tam zamanında… İkinci yarının başı işin rengini de belli ediyordu.
Bursa çıktığında yakalanıyor ve öyle çaresiz kalıyordu ki Ömer böyle bir anda Kanu'ya yazılınca hakem penaltıyı ve sarıyı gösterdi: 1-1. Rakip ara paslarla ve 'defans sığlığımızdan yararlanarak' gol arıyor ama bizimkilerin 'son andaki' dokunuşları ve Allah'tan günündeki Carson var. Onlarda da Suarez, Fernando, Legear, Kljestan var. Bizde sadece Carson...
Ve yedek Jovanovic biletini kesiyor Timsahların; 1-2. İşimiz zor... Ne diyeyim...