12 Eylül 2011 | Pazartesi

Gecenin ruhu

O devasa yapının içinde tribünde bir köşede ister istemez matematik-istatistik üzerinden kuruyorum mevzuyu.
İlk yarıda 6 km.'ye yakın yol katetmiş Cimbomlular.
İlk 25 geçilirken 123 pas yapmışlar rakipleri ise 43… Bu derin fark bir açı yaratmalı değil mi? En azından 25 tanesi gol pası olmalı bunların. Olmuyor.
Çünkü orta sahada sıkışan oyunu açacak bir oyun kurucu yok ortalıkta.
İlk dakikalarda 'sıkı kapanan' Belediyeciler karşısında özellikle Baros'un ara paslarıyla ve Ujfalusi'nin ortalarıyla gol bulmaya çalıştılar ama nafile.
Oysa İstanbul Belediye her atağında defansın sarı-kırmızılı defansın kanat arkalarında öyle boşluklar yakaladı ki bunlardan birinde kalecisi Muslera'nın ikramıyla da olsa golü buldu.
G.Saray her mevkiisinde her biri başka türlü bir 'yönlendirme ihtiyacı' taşıyan kadrosuyla Belediyeciler ise birebir hepsi ne yapacağı çok iyi ayarlanmış adamlarla sahadaydı…

DENGE TUTMUYOR
Çok çabuk çoğalan
Belediye takımına karşı ileride yetersiz; orta sahayı zaten çabuk geçmek üzerine kurulu taktikle oynayan rakibine karşı denge tutturamayan bir Galatasaray var sahada. Kazım çok top ezdi, Eboue kendisinden beklenmeyecek denli yana-geriye oynadı çok top kaybetti. Melo "Bu işin adamı değilim" dedi durdu maç boyunca. Riera kenardaydı, Elmander sakat, Selçuk zayıf kalıyordu çoğun, Sabri yine beceriksiz, Muslera ise sakar… Sahici bir Galatasaraylı, o parçalı formanın hakkını verecek bir adam eksik.
Omuzbaşımızdaki yokluğunu kesik bir kol gibi taşıdığımız bir 'Kral' adam.10 numara bir adam. Buz kesti Cimbom sonbahar gecesinin üşüten yalnızlığında; ruhu eksik 'baykuşların
tünediği'
o sonbahar gecesinde…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor