15 Eylül 2011 | Perşembe

Büyük fırsat kaçtı

_Geçen yılın dünya ikincisi Basketbol Milli Takımı, Avrupa Şampiyonası'nda ilk 8'e kalamadı.
Üstelik de 2012 Olimpiyat vizesini de kaybetti. Başarısızlığı neye bağlıyorsunuz?
Orhun Ene ve Turgay Demirel elendiler; milli takım değil. Ben hayatımda bir tek gün basketbol koçluğu yapmadım.
Bu takımı ben yönetseydim, Olimpiyat'a giderdim. Bu kadar açık, bu kadar net konuşuyorum.
Orhun Ene hiçbir rakibi önceden analizetmemiş. Hiçbir rakibe göre oyun düşünmemiş. Kafasında bir 5 yapmış, bu 5'in 3 adamı kendi beraber oynadıkları. Onların sözünden çıkamıyor zaten!.. Takım arkadaşı babalar...
Her maça aynı 5'le başlıyor! Kafasında o var ve B planı yok.
Hadi baştan rakipleri tanımadın, görmedin, anlamadın, yorumlamadın.
Peki maç oynanırken, olup bitenin farkında olmayan bir koç olabilir mi? 2 uzunla oynadığımız dakikalarda Almanya'yı da, Sırbistan'ı da ezdiğimizi fark etmedi ve bundan vazgeçti. Bu nasıl koçluk!..
Maçın bitmesine 5 saniye var. Fransa karşısında 2 sayı gerideyiz, topu kenardan oyuna sokuyoruz. O sırada eli en sıcak olan adam kim; Emir... Oysa Emir'in o topu kullanması lazım. Oyunun akışı içinde... Çünkü son toplarda bütün sayı yazan adam o... Ve rakip onun üzerine yüklenecek.
Rakip Emir'in üzerine yüklenirken, belki başka bir adam daha rahat şut imkanı bulabilecek. Topu oyuna Emir sokuyor. O anda eli en sıcak olan adam topu oyuna sokmakla görevlendiriliyor; o da 'kime atacağım' derken 5 saniye geçti!..
Son maça gelelim; Sırbistan atıyor 3 sayıya çıkıyor, Ender turnike atıyor farkı 1 sayıya indiriyor. Arka arkaya iki pozisyon... O sırada maçın bitmesine 4 saniye kala 1 sayı gerideyiz. Topu oyuna kim sokuyor: Ender!..
Topu aldığı zaman içeriye girebilecek, turnike atabilecek, rakibe faul yaptıracak birine atsa maç uzar, adamların hepsi 4 faulle oynuyorlar. Ender kullanıyor!..
İki maç en sıcak iki adamımızı oyun dışına aldı! 5 saniye kala... Bu mudur koçluk!.. Ve o iki maçı kaybettik, elendik...
Yani adamın koçluğun 'k'sından haberi yok.

KOÇLUK İÇİN DENEYİM GEREKİR
_
Aslında çok da sürpriz olmadı bu sonuç. Hazırlık maçlarında da kötü gidişatın sinyallerini alıyorduk.
Ama bu işin başına getiren ve Orhun'u ziyan eden kim? Belki de Orhun ileride iyi bir koç olacak. Ama basketbol koçluğu, çok büyük deneyimgerektiren bir şey...
Heyecana kapılmayacaksın. Maçı çok iyi izleyeceksin.
Maçtaki hiçbir insan seni etkilemeyecek. Takımı Hidayet mi yönetiyor, Orhun mu; belli değil!.. Kerem mi yönetiyor, Orhun mu; belli değil!..
Ama Turgay Demirel'in her şeyi ben bilirim, başka adam tanımam kafası bizi bu noktaya getirdi.
Geçen seneki Dünya Şampiyonluğu'nun nasıl bir palavra olduğunu kimse yazmadı bu ülkede, kimse söylemedi, kimse cesaret edemedi. Nowitski'sizAlmanya'nın, Almanya olmadığını bu turnuvada gördük. Tony Parker'sız Fransa'nın, Fransa olmadığını bu turnuvada gördük. Gasol'suzİspanya'nın, İspanya olmadığını bu turnuvada gördük.
Geçen sene Dünya Şampiyonası'na hiç kimse NBA oyuncularını getirmedi. İkinci takımlarıyla oynadılar. Hiçbir önemi yok çünkü... Olimpiyat elemesi Avrupa Şampiyonası'nda...
Ciddi turnuva bu turnuva... Litvanya'ya ciddi oyuncularıyla geldiler. En iyi takımıyla geldikleri zaman sen de en iyi takımınla mücadele edeceksin ve en iyi koçla mücadele edeceksin.
Takımın alacağı bütün maçları takım aldı. Fark vardı zaten... Ama koçun alması gereken anlarda biz koçu göremedik.
Tam tersine rakibe yardım eden koçu gördük!
Nowitski 3 faul aldığı zaman Türkiye 10 sayı öndeydi.
O devreyi en az 15 sayı önde bitirmem lazım, koçum koç olsa... Tam tersi oldu, Nowitski'siz Almanya, arayı kapadı. Niye; Nowitski çıkınca o da Enes Kanter'i çıkardı oyundan... Cenk Akyol'u soktu.
Oyunu yönetmeyi bilmiyor, oyun sonunu yönetmeyi hiç bilmiyor.

MUHTEREMLER NİYE SUSTU?
_
Serbest atışlarda da büyük bir sıkıntı yaşadık. Grup maçları sonunda 24 ülke arasında 21. olduk.
Bu takım halter çalışması yapana kadar serbest atış çalışması yapmamış mı?
Bir de şu; "Hakemler, hakemler" diye kıyameti koparıyor yayıncı kuruluşun muhteremyorumcuları...
Sırbistan neredeyse faulleri yüzde 100 attı. Biz yüzde 50 atamadık. Ama bizim faulden kazandığımız sayı Sırbistan'dan fazla!.. Nasıl oluyor bu? Çünkü hakemler, habire Sırplara faul çaldı, bize çalmadı. Niye hakemlerden bahsedilmedi Sırbistan maçında hiç? "Nowitzki'ye beşinci faulü çalamadı" dedi arkadaşımız.
Beşinci faulü çalamayacak adam yerli yersiz faul ile Nowitzki'yi dörtletir mi? Daha 30. saniyede birinci faulü çaldılar Nowitzki'ye... Maçın 30. saniyesinde...
Bizim hoşumuza gitmediğinde, 'hakemler kahrolsun.' Bizim hoşumuza gittiği zaman 'Yahu biz faulleri kaçırıyoruz ama faulden kazandığımız sayı Sırbistan'ın iki misli neredeyse. Bu nasıl oluyor' diyen yok!
Sırbistanlı adam benim savunma adamımın üstüne yüklenip hücum ediyor; hücum faul. Benim adamım aynı pozisyonda Sırbistanlının üstüne yüklenip, hücum ediyor gene Sırbistan'a faul. Bu defa savunma faulü!..
Yahu demin öyle verdin, şimdi niye? Hayır. Hakemler iyi. Ama biz atamıyoruz.

DERECE UMURUMDA DEĞİL
_
İyi bir takımımız var, ilk 8'e dahi girememek Türkiye adına büyük bir kayıp.
Bu takım Olimpiyat finalini kaçırdı. Avrupa Şampiyonası'nı geçiniz. Avrupa Şampiyonluğunda bir şey yazmaz.
Ama Olimpiyat'ta aldığın gümüş madalya, altın madalya çok önemli. Tarihe geçersin.
Biz Londra'da, Türkiye adına yapılacak çok büyük bir sportif propaganda fırsatını kaçırdık. Umurumda değil benim Avrupa Şampiyonası'nda derece alıp almamak.

İLYASOVA POTAYA BAKMIYOR
_
Avrupa Şampiyonası'na erken veda etmemiz nedeniyle turnuva öncesi yaşananlar da sorgulanıyor şimdi. Mesela Semih Erden ve Mehmet Okur'un sakat olmadığı ancak buna rağmen kadroya alınmadığı yönünde haberler çıktı. Ayrıca yine Semih'in, Hidayet'le kavgalı olduğu için takımda kendisine yer bulamadığı da ileri sürüldü.
Bence bu takımın dışarıdaki adamıHidayet... Her şey Hidayet'e yönelik. Ama o Hidayet içeride yok. 2001'deki Avrupa Şampiyonası'nda, "12 Dev Adam" lafının çıktığı dönemde Hidayet her şey bittiği anda sorumluluğu üstüne alan, tek başına savaşan bir adamdı.
Bu defa maçların içinde Hidayet'i gördün mü?
Etkinliğini hissettin mi? Sazı eline aldı mı? Tony Parker 40 dakika Tony Parker. Nowitzki 40 dakika Nowitzki. Teodosic 40 dakika Teodosic'ti. Kötü de oynasa iyi de oynasa "Ben" diyordu ya. Bizim takımda böyle bir lider oyuncu yok. Herkes sorumluluktan kaçıyor. Ersan İlyasovapotaya bakmayı unutmuş. Maçın içinde en az şut atan adam. Son topu da o kullanıyor; ne hikmetse!.. Sorumluluğu alan bir tane adam kalmamış takımda. Dışarıda bu takımı yöneten adamın içeride de belirleyici olması gerekir. Bu saydığım isimler gibi; Tony Parker gibi, Nowitzki gibi, Gasol gibi, Teodosic gibi etkili olması lazım.
Dışarıdaki her dedikodunun içinde olacaksın, ama sahada ağırlığını hissettirmeyeceksin.Yok öyle...

* * *
ÇEKİLMEZ HALE GELDİ
_Sırp tenisçi Novak Djokovic, ABD Açık Tenis Turnuvası'nda önce Federer'i, final maçında ise İspanyol Rafael Nadal'ı yenerek bu sezon 3. Grand Slam şampiyonluğunu elde etti.
Tenis fevkalade tatsız, çekilmez bir hale geldi. Yıllardan beri söylediğimde bir değişiklik yok. Djokovic, Federer'den daha iyi olduğu için kazanmıyor maçı. Federer çok düştüğü için Nadal ortaya çıktı zaten. Şimdi daha da düştü bir de Djokovic çıktı.
Nadal da düştü çünkü.
Tenis, yüzler civarında oynanırken 4-5 insan vardı. Şimdi gene 4-5 insan var, ama tenis artık 60'larda oynanıyor. 80 oynayan bir tane adam olsa o gene arka arkaya şampiyon olacak. Bana zevk vermiyor.
Yani tenis seyrederken sıkılıyorum.
Top çevirip, rakibin hata yapmasını bekleyen oyun benim sporum değil. İkisi karşı karşıya gelecek kız maçı gibi 35 top çevirince çığlık atıyor anlatanlar "Vay ne biçim ralli" diye... Geç duvarın karşısına 65 top çevir.

JOHN ISNER KEYİF VERDİ
'John Isner' diye Amerikalı var. Yani, onun oyunu bana sadece keyif verdi, ama onunda da deneyimi eksik, büyük turnuvalar için. Isner iyi olabilir. Ama bunların maçları oldukça benim ekran başına geçmem zor; Djokovic, Nadal, Federer arasında döndükçe iş...
Kızlarda da öyle... Yani, Williams birdenbire yeniden eski formuna girer mi? Şu an bayanlarda dünyanın bir numarası Wozniacki, anla gerisini artık. Önüne gelenin yendiği, bir tenisçi , '1 numara' olur mu? Niye?
Çünkü kimse yok ortada. Yıldız yok. Eşitliği inerek sağlıyoruz, yukarıdakine yetişerek değil. Teniste tam manzara bu... Kızlarda da, erkelerde de yukarıdakiler, aşağıya indiği için mücadele aşağılarda oluyor. Aşağıdakiler yukarı çıksa mücadele yukarıda olacak.

* * *
CARVALHAL'İN TEK DOĞRU KARARIYDI
Sen her türlü rezilliği yap sonra da seni kadro dışı bırakan hocayı eleştirsinler. Böyle bir şey olmaz

_Trabzonspor ve Beşiktaş da haftanın puan kaybeden takımlarıydı. İlk maçlarında nasıl buldunuz?
Trabzon'un bu sene işi zor. Kadrosundaki en iyi adamları kaybetti.Yeni adamlar aldı; yeni adamların uyum sağlaması zaman alacak. Trabzon'u zorlu bir sene bekliyor.

FARK ATABİLİRDİ
Beşiktaş'ın işi daha da zor... Eskişehir'de izlediğim Beşiktaş'ı çok umut kırıcı buldum. Tıpkı İstanbul Büyükşehir gibi Eskişehirspor da maçı farklı kazanabilirdi.
Carvalhal'i tanımıyorum, adını da ilk defa duydum. "Fatih Terim bir şeyler yapar" diyorum ama Carvalhal için bir şey diyemiyorum.

_Beşiktaş'ta bir de Guti sorunu yaşanıyor. Ligin ilk maçında kadro dışı bırakılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Guti'nin ne kadar düzensiz yaşadığı meydanda...

ŞANSI YOKMUŞ
Belki de ilk defa birisi, Guti'ye ciddi bir ceza verdi.
Ama Beşiktaş maçı kaybeder kaybetmez, "Guti olsaydı, böyle olmazdı" diye yazılar çıktı.
Sen her türlü rezilliği yap, alkollü araba kullan, maç geceleri eğlence yerlerinde sabahla ama senin kadro dışı bırakan hocaya 'Tukaka' desinler!
Böyle bir şey olmaz.
Carvalhal'in bu hafta belki de yaptığı en doğru işti; Guti'yi kadro dışı bırakmak.
Ama maçı kaybedince, "Vay efendim, Guti'yi nasıl kadro dışı bırakırsın!.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor