18 Ekim 2010 | Pazartesi

Yedi (!)

Hani sesler gelmese stadyumdan, TV izleyicisi maçı seyircisiz zannedecekti.
Bakıyoruz, tribünlerin yarısı boş.
Maça ilgi mi yok? Bu mümkün değil.
Trabzonspor'un İstanbul'a gezmeye dahi geldiğini duyan, özel izinle Olimpiyat'ı hazır etmeli ama nerde? Ev sahibi takım iyi bir hasılat kazanabilirdi, kaybederken. Olmadı.
Daha maçın başında Alanzinho ile golü bulunca, Trabzonspor'un aklına Manisa maçı gelmiş olmalı. Çok benzer özellikleri olan bir maç, yine benzer şekilde başlamış, ancak farklı sonuçlanmış oldu Trabzonspor için.
İşin içinde Yılmaz Vural faktörü de olunca, iş baştan sıkı tutuldu. Sezon sonunda hedefe, böyle küçük gibi gözüken "büyük derslerin" toplamıyla ulaşılabilir. Trabzonspor, hiçbir maçın favorisi olmamalıdır!

Arayı iyi değerlendirmiş
Şunu baştan söyleyelim; "Kaptan koşunca takımı da koşuyor" Kaptanlar takımlarının ruhudur. Kaptanların hırsları ya da moral bozuklukları direkt saha içine yansır. Her bölgenin kaptanı da ayrıdır. Bunu kabullenelim.
Trabzonspor'da, defansın kaptanı Egemen, orta sahanın kaptanı Selçuk ve hücumun kaptanı da Umut Bulut'tur. Umut Bulut, goller attığı için değil, maçın en başından sahaya o bildik temposunu koyduğu için takdiri hak etti. Burak Yılmaz, hırsını ve her maç attığı deparları bu kez gollerle süslemeyi bildi. Ofsayta nerdeyse hiç düşmedi. Mustafa Yumlu, sakatlanıp çıkan Ersen Martin'e oynama izni dahi vermedi.
Trabzonspor takımı, milli maç arasında resmen, aramış, boş durmamış. Oyuncular hak ettikleri milli formayı giyememeyi pek de kafalarına takmış gibi değillerdi. "Biz işimizi yaparız, gören görür" havasındaydılar.
Doğrusu da bu zaten

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor